Orhan Pamukla tanıştığım ilk kitap Kırmızı Saçlı Kadın...
***
Birisi Batı efsanesi, birisiyse Doğu efsanesi. Sophokles‘in Oidipus’u ve Firdevsi’nin Rüstem ile Sührab’ı.
Kral Oidipus’ta babayı öldürmek, Rüstem ile Sührab’ta ise oğulu öldürmek.
İşte öyle bir yaşantı düşünün ki yüzyıllar sonra bu efsanelerin kesiştiği bir noktada.
Romanın kahramanı Cem ve onun yaşamında önemli yerler tutan iki efsane, Cem’i bu efsaneler üzerine daha çok yoğunlaştırıyor.
Geçmişinden kaçıp asla o geçmişten kurtulamayışı, karısı Ayşe’den önce yaşamındaki kişilerin yani Mahmut Usta ve Kırmızı Saçlı Kadın’ın buhranını asla unutamayışı, onun bu efsanelerin bu denli peşine düşmesinin nedeni aslında. Üstelik hiç boş bir merak ve takıntı değil Cem’in bu efsanelerle ilgilenişi. Cem’in yaşamı, onun bilincindeki bu ilginin cevabını biz okurlara ve Cem’e efsanevi bir gerçeklikle veriyor.
Kısacası modern yaşantılarımızda eski metinlerin rolu yadsınamayacak kadar büyük. •••
Ayrıca suçluluk duygusu ve vicdanın insanı asla bırakmadığını Uçurtma Avcısı’nda da görmüştüm. Uçurtma Avcısı’nın Emir’i de Kırmızı Saçlı Kadın’ın Cem’i de ne kadar kaçsa da unutmaya çalışsa da içlerindeki duygu asla gitmiyor, günden güne büyüyor. •••. Okudukça merak duygunuzu daha da arttıran, sürükleyici bir roman. Hepinize keyifli okumalar.