Babamdan, lanet ettigim ve irademin bütün gücüyle mücadele ettigim kaygıyı miras olarak aldim. Genç bir adamken hayalî hastaliklarla işkence çektim. Berlin' de okurken veremli olduğumu düşünüyordum. Askere gitmekte zorlanacagim korkusu pesimi bırakmıyordu. Nepal' den çiçek hastalığı yüzünden kaçtım. Verona' da zehirli enfiye çektiğim fikri bütün benligimi kapladı. Mannheim' da herhangi bir dis neden olmaksizin tarif edilemez bir korkunun etkisinde kaldım. Yıllarca adlî kovusturma korkusu yaşadım. Geceleri bir ses olsa yatağımdan firlar ve her zaman dolu halde tuttuğum tabanca veya bicagimi kapardım. Olmayan tehlikelere bakmama neden olan bir kaygı içindeydim daima, en ufak sıkıntıları büyütüyor, benim için zor olan insanlarla bağ kuruyordum. (Schopenhauer)