Gerçekten, bir genç kız öylesine düşlerle doludur, görmüş geçirmişlikten öylesine uzaktır, tensel aşkı sevginin öylesine bir suç ortağıdır ki, genç bir adam onun sevgisini kazanmakla övünemez. Bir kadın ise, kendinden verebileceklerini bütün genişliğiyle bilir. Biri merakla, aşkın baştan çıkarmalarından daha başka kanmalarla sürüklendiği yere, ötekisi bilinçli bir duyguya uyarak gider. Biri boyun eğer, ötekisi kendi seçer. Bu seçilmiş olma bile tek başına geniş bir böbürlenme kaynağı değil midir?