“Sürüklenme” okuduğum ilk Latife Tekin kitabıydı. Hasan Ali’ye olan sevgimden dolayı önermişlerdi bana. Büyülü gerçekçiliğin bir başka önemli ismiydi çünkü. Gerçi sanırım yazar kendisini tam olarak büyülü gerçekçi bir yazar olarak tanımlamıyor. Evet gerçekdışı olduğunu düşündüğünüz durumlar vardı bu eserde fakat kesinlikle gerçekçiliği daha ağır basıyor. Ben bu kitabı okurken Latife Tekin’i tanıyabilmek için pek çok röportajını izledim. Yazarları tanımak kitapları anlamak yolundaki çok önemli bir anahtardır benim için. Kesinlikle Latife Tekin’i dinledikten sonra kitaptaki ayrıntıları, bir yerlere verilen selamları daha iyi anladım. Kendisi, yoksulların ancak topluca öldükleri zaman görünür hale geldiklerini ifade edip günümüzün en önemli sorunlarından birine parmak basıyor. Yolda başlayan, isimsiz ve cinsiyetsiz, sürüklenen ve savrulan bir anlatıcının aracılığıyla sanayi bölgelerindeki, tarım alanlarındaki doğa tahribatının şiddetini ve bugün hala hızla devam eden bir yok oluşu, bir talanı dile getiriyor. Birlikte yazmaya başladığı Manves City adlı eseri ile Sürüklenme birbirlerine ayna olan kitaplar. Ara vermeden Manves City ile devam ediyorum. Latife Tekin’in yazım tarzı ve tavrının özgünlüğünü bir yana bırakırsak konunun bizler için güncelliği ve gerçekliği itibariyle de kesinlikle herkesin okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.

SürüklenmeLatife Tekin · Can Yayınları · 2018329 okunma

·

110 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

JAN