Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

142 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Marquez'in pek çok hikâyesi olayların ortasında başlar. Tıpkı rüyalar gibi, bir başlangıcı yoktur bu hikâyelerin. Zaman ve mekânda git gellerle olayın geçmişi hakkında birtakım bilgiler verilir. Hikâyeler ilk okuyuşta bir anlam ifade etmez gibi görünürler. Okur kimin sesini dinliyor ya da olayları kimin bakış açısından izliyor belli değildir. Yazar, pek çok hikâyesini günlük yaşamın sıradan olaylarını fantastik, sıra dışı, absürd, doğaüstü ve mistik öğelerle harmanlayarak bunun yanında işin içine bir de büyülü gerçekçiliği katarak anlatır. Buradaki hikâyelerin belli başlı ortak özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkün: - Zamanda parçalanmalar vardır. Zamanın kendisi başlı başına bir tema haline gelir. - Olay örgüsü öznel unsurlar taşır ve karakterlerin bakış açısındaki farklılıklara göre belirlenir. - Olay örgüsü belirsizdir, çünkü ana tema açık uçlu bırakılır. Buradaki hikâyeler Macando adında küçük ve kırsal bir kasabada geçer, ancak bazı hikâyelerde isim belirtilmemiştir. Karakterler sanal gerçeklik, rüya ve yanılsamalarla uğraşırlar. Ben de burada kitaba adını veren Hanım Ana’nın Cenaze Töreni adlı öyküden bahsetmek istiyorum sadece. Bahsedeceğim öykünün konusu oligarşik bir toplumda gücün ne derece önemli olduğu ile ilgilidir. Hikâye her şeyi bilen bir anlatıcı tarafından anlatılıyor ve mantık çerçevesi içinde gelişmeyen bir hikâye okuyoruz. Kitabın başındaki cenaze töreninden itibaren yazar bizi Macando tarihinde 200 yıl geriye götürüyor. Bilinç akışı tekniğini kullanıldığı öyküde okur onlarca yılın geçtiği izlenimine kapılsa da geçen süre yaklaşık iki haftadır. Bu hikâye sözlü geleneğin bir parçasıymış gibi durur. İster başında ister sonunda olsun okur ağızdan ağıza aktarılmış bir hikâyeyi dinler gibi hisseder. İnsan basit bir kadının hikâyesinin okuyor hissine kapılabilir. Ölmeye hazırlanan bir kadınla karşılaşırız, onun etrafını sarmış bir rahip, bir noter ve kadını tanıyan yakınları da hazır bir şekilde beklemektedirler. Bu kadının yaşamı Macando’da çekim noktası gibidir. Ölümü de en az hayatı boyunca yaptığı eylemler kadar kasabalının hayatını etkileyecektir. 1885 savaşındaki büyükannesi gibi o da yozlaşmış bir gücün hayatta kalan son temsilcisidir. Hanım Ana’dan önce babası, ondan önce büyükbabaları o kasabayı yönetmişlerdir. Adeta orada oligarşik bir yönetim şekli kurmuşlardır. Ancak bu sistem onun ölümüyle son bulacaktır. Hanım Ana’nın cenaze töreni bir çağın bittiğini ve yeni bir çağın başladığının habercisi olduğu kadar aynı zamanda Macando’nun uyanışı, baskıcı bir düzenin de son buluşudur. Öyküde abartılı öğelere de genişçe yer verilmiş. Hanım Ana’nın cüssesi dışında her şeyi abartıdır. Onun hakkında her şey büyüktür. Ancak onun yalnızlığı her şeyden büyüktür. Kral Midas kadar zengin olmasına rağmen insanların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden, aşktan ve bir eşten mahrum yaşamıştır. Ölürken bile bakire olarak ölür. Ardında soyunu devam ettirecek kimse kalmaz. Neticede Marquez’in hikâyeleri okumak isteyen okurlar bazı şeyleri peşinen kabullenmek zorundalar. Mantık aramasınlar, çünkü yok, hangi zamanda ya da mekânda olduklarını merak etmesinler çünkü bu ikisi sürekli yer değiştiriyor. Günlük hayatta karşımıza çıkacak tarzda olaylar da beklemesinler. Marquez’in hikâyeleri bana her zaman rüyalar gibi gelmiştir. Uyandığınızda güzel bir rüya gördüysek bu içimizde hoş bir his bırakır ama rüyayı anlatmaya gelince rüyaya dair çok az şey hatırladığımızı, bu hatırladıklarımızın da çok mantık dışı şeyler olduğunu anlarız. Marquez da sanırım bize hikâyeleri değil, rüyalarını anlatıyor, kim bilir?
Hanım Ana'nın Cenaze Töreni
Hanım Ana'nın Cenaze TöreniGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2013599 okunma
··
209 görüntüleme
meltem şen okurunun profil resmi
Incelemeniz kitabı henüz okumuş biri olarak, aklımda tamamlayamadığım yerlerde çok yardımcı oldu bana, teşekkürler!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.