Bir roman düşünün ki hep tebessümle okuyorsunuz ve serviste herkes size tuhaf tuhaf bakıyor :”Nesi var bunun?” diye.Kemal Bilbaşar ile Cemo romanıyla başladığım tanışıklık Böyle Olur Ağaların Düğünü ile devam etti.Pek sevdim kalemini ve üslubunu Kemal öğretmenin. Fakir Baykurt ile Yaşar Kemal’in kalemini birbirine katınız, olaya bir de Kemal Sunal’ın başrolünde olduğu filmlerin konusunu ekleyip Aziz Nesinlik bir hava ekleyiniz. İşte romanın çehresi belli oldu:)
Olay Menderes Ovası ‘nın kenarında şirin bir kasabada geçmekte.Birbiriyle her konuda didişmeye fırsat kollayan iki ağa var. Birinin pamuklara sardığı bir kızı, diğerinin kaba, saba bir oğlu vardır. E ikisi birbirine göre tam da değil mi ? Köylüler de öyle düşünür aynı bizler gibi.Çünkü ağa kızı ağa oğluna layıktır ne de olsa.Yumup gözünü verecen ıncığına cıncığına bakmadan çünkü topraklar ele gitmesin mevzusu var ortada.
Ta ki eli çantalı Doktur Bey köye gelene dek.O gelince bütün çıkarlar alt üst oldu haliyle.
*Gülümseyerek okuyacağınız sahnelere hazır olunuz. İki yoğun kitabın arasına bu samimi, yalın kitabı alarak Kemal Bilbaşar ‘ın kalemi ile tanışmakta benim kadar geç kalmayınız.
