Uzatmanın anlamı yok; yüzyıllarca birlikte yaşadığımız, mahallelerimizi bile ayırmadığımız bu güzel insanlardan, Nubar Efendilerden, Kirkor Ustalardan, Arşak Amcalardan durup dururken nefret etmeye başlamak hiçbir mantığa sığmıyor. Bu işte ne Kerem'in, ne Aslı'nın, hatta ne de Aslı'yı Kerem'den bucak bucak kaçıran Keşiş'in suçu var. Aslı'nın "hançer-i ebrû"sunu gönlümüze, bağrımıza saplayanları bu coğrafyada değil, başka yerde aramak gerekir. Ve artık ayrılıkları değil, ortak değerleri vurgulamanın zamanı gelmiştir. "Yüzüm şen, hâtıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen" diyen Ermeni bestekâr Bimen Şen'in bu Kürdîli Hicazkâr şarkısındaki şenliğin gerçekleşmesinin, yani iki halkın daha güzel, daha müreffeh bir geleceğe yürümesinin başka bir yolu var mı, bilmiyorum.