İki yaşamın hikayesini, birbirine hiç benzemeyen yaşamların, bir o kadar da birbirine benzeyen iki kaderin hikayesini anlatıyor Mehmet Uzun'un Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık romanı. Yiten hayatların, genç yaşta toprağa düşenlerin, çaresizlerin romanı.
Baz ile Kevok'un hikayesi...
Baz şahin, Kevok güvercin demek kendi dillerinde.
Şahinle güvercinin buluşma hikayesi...
Aydınlık ve karanlığın hikayesi...
Korkunun ve umudun hikayesi...
Siyahla beyazın hikayesi...
Ölümle yaşamın hikayesi...
Hepsinden öte aşkın hikayesi, özgürlüğe aşık olanların, yaşamaya aşık olanların, doğduğu topraklara aşık olanların hikayesi...
Aynı topraklardan olmalarına rağmen, kaderin ördüğü ağlar sonucu farklı taraflarda yer alan Baz ve Kevok. Baz kendi gerçeğini bilmeden ,kimsesiz bir çocuk olarak devlet tarafından yetiştirilip, okutulan bir komutan, Kevok ailesinin tek kızı, üniversite öğrencisi, sevdiği adam uğruna her şeyi geride bırakıp dağlara çıkan bir genç kız.
Baz için varsa yoksa, tabanca, mermi, cephane, askerler, generaller, dağlar, yarlar, kar, soğuk, kan, ter, korku, şiddet, ölüm, aydınlığın yasak olduğu bir hayat varken, Kevok için ise aşk, sevgi, umut, aydınlık, insanların zor zamanlarda sığındığı edebiyat var.
Her ikisinin etrafında gelişen olaylar, bir halkın ve bir devletin karşı karşıya kalmasının , kaderin Baz ve Kevok'u en umulmadık zamanda buluşturup ölüme göndermesinin hikayesi Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık.
Bu topraklar asırlar boyu farklı inanışlara, dillere, dinlere, kültürlere, kimliklere ev sahipliği etmiş .Birbirimizden farkımız yok, özünde hepimiz insanız. Okurken ben kendimi düşünmekten alıkoyamadım.
Değiştirmeye, dönüştürmeye çalışmak yerine ortak bir yaşam inşa etmek daha kolay olmaz mıydı acaba?