Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Picasso'nun Guernica tablosu gibi bir roman
İnsan olan yerlerinizi çok ağrıtacak bir kitap. Boyalı Kuş, II. Dünya Savaşı sırasında Hitler'in başlattığı kıyımlarda, 6 yaşındaki çocuklarını koruyamayacağını düşünen bir çiftin çocuğu doğudaki daha güvenli bölgelere, hiç tanımadıkları insanlarla göndermeleri ile başlar. Bu küçük oğlan çocuğu adeta arkasından savaşı ve felaketleri de gittiği yerlere taşımaktadır. Sarışın, beyaz tenli insanların arasında bu esmer çocuk 'Boyalı bir Kuş' gibi göze batmaktadır. İnsanlar bu boyalı kuşu "Uğursuz Çingene!" "Pis Yahudi" diyerek çok incitirler. Kuşlar da öyle yaparmış, kitap söylüyor, aralarına konan boyalı kuşu yabancı görür ve kabul etmez, ona düşman olur, kovalar ya da öldürürlermiş. Gaz odalarına giden trenler, kampta ölmesin diye trenlerden atılan bebekler, gamalı haç taşıyan zalim subaylar, cehaletin ve sefahatin her türlü günaha ittiği köylüler, köyleri basıp hırsızlık, cinayet, tecavüz suçlarını meslek edinmiş asker kaçakları... Kısaca bir savaşın cephe gerisinde yaşatabileceği herşeyi okuyoruz. Tabi salt trajedi gibi anlamayın. İnsan sık sık "ben ne okuyorum?", diye soruyor kendine. Öyle şiddet dolu, öyle pornografik yerler var ki, Kosinski savaşın sefahatini ve vahşetini perdesiz gözler önüne seriyor. Öyle tasvir ediyor ki olayları, hayalgücü tüyleri bu denli diken diken edebilir miydi, okumasam bilemezdim. Nazilerin "üstün saf ırk" idealleri vardı. Bu düşünce modeline göre aykırı her insan 'Boyalı Kuş'tu ve öldürülmeyi hak ediyordu. Kitapta da muhtemelen Polonya-Belarus köylerinde o dönem yaşanılanlar anlatılıyor. İnsanlar Nazilerden öylesine korkuyor ki, Nazilerin köyde esmer bir çocuk saklandığını duyarlarsa tüm köye neler yapacağını bildikleri için bu küçük çocuğu hep dışlıyorlar. Nazilerin kendilerine karşı yapabileceklerini çocuğa yapıyorlar Çocuk açlığa, hastalığa, fiziksel ve cinsel istismarlara rağmen hayata tutunmaya çalışıyor. Aynı zamanda fıtratında mündemiç olan o çocuk masumiyetini de korumaya çalıştığını okuyoruz. Picasso'nun Guernica tablosu gibi bir kitap. Picasso, İspanya'nın Guernica şehrinde savaş başlamadan önce yine Nazilerce faşist İspanyol liderin isteği üzerine yaptığı bombardımanın vahşetini resmetmişti orda. İnsan ve hayvan parçaları vardı tablonun her yerinde. Guernica askeri bir bölge değildi, faşist lider halkına ders olsun diye Nazilere bombalatmıştı burayı. İlk kez havadan uçaklarla burada bombalamıştı insan "Boyalı Kuşları". Aslında insan demek çok doğru değil, Ali Şeriati bunu savunuyordu eserlerinde. Beşer olarak dünyaya gelmek, yani bir organizma olmak insan olmaya yetmez, insan olmak için tekamül gerekir diyordu. Picasso yazar olsaydı herhalde bu kitabı yazardı, ya da Kosinski ressam olsa o tabloyu çizerdi dedim bitirince. Suç ve Ceza'da, "Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!" diyen Dostoyevski haklı çıkıyor. Küçük kahramanımız da zamanla kendisine yapılanları yadırgamıyor, kötülüğü anlamlandırmaya çalışıyor. "Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir." diyordu Uçurtma Avcısı kitabında. İşte o cahil, bağnaz köylüler bunu düşünemediler ve Boyalı Kuşlara çok acı çektirdiler. Kitabın en ilginç yanı ise kitap boyunca 'Boyalı Kuş' muamelesine maruz kalan o çocuk, finalde normal bir hayata eriştiğinde başlıyor kendini boyalı hissetmeye. Evet, Albert Camus da diyor, "İnsan eninde sonunda her şeye alışır." İngiliz yazar John Fowles'e Hitler'in kendisine ihanet etmediği söylenebilir mi, diye sorulur. "Etmedi. Ama milyonlarca Alman kendilerine ihanet ettiler. Zaten trajik olan da buydu. Bir adamın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi asıl trajedi..." diye yanıtlıyor soruyu. Kötüler her toplumda vardır. Ama sayı olarak azınlıktadırlar. Toplumun ahlakını ise geri kalan insanların kötülüklere karşı olan tepkisi belirler. Otoriteler ya da kalabalıklar her zaman doğru olanı yapmaz. Oysa en büyük günahlar, kalabalığa uyunca gerçekleştirilenlerdir. Milgram'ın deneyindeki gibi, beşer psikolojisi gereği otoritenin verdiği kararı çok fazla sorgulamaz, haklı olduğunu düşünür ve deneklere(kurbanlara) elektrik verebilir. Kendi değer yargılarıyla hareket etmek yerine, kalabalığın yada güç sahiplerinin haklı olacağı kanaatiyle hareket etmeye meyyaldir insan. Gerçekte kötü değildir belki, sıradan insandır ancak şeytana(kalabalığa) uyar. Kosinski salt pesimist bir kurgu tasarlamış. Ancak çözüm düşünülebilir. Kalabalıkların işlediği günahlar, genelde ilkel kabile refleksleri olarak gelişir. Açgözlülük, korkaklık ya da kimliğinin herhangi bir aidiyet faktörüne gelen/gelmesi muhtemel olan saldırı, ona tecavüzü, hırsızlığı, cinayeti, işkenceyi, soykırımı haklı gösterebilir. İnsan, fıtratı gereği sosyal bir varlık olup gruplaşma, cemiyete karışma eğilimi içersindedir. Bireyi suça iten kabile anlayışı da işte bunun ürünüdür. Ancak tam tersi, ıslahçı gruplar da kurulabilir. Hangi ideolojiden olursanız olun, ister evrensel insan hakları ile, ister enternasyonalizm ile, isterseniz de 'Veda Hutbesi' ile hareket edin, bireylerin hakkını ve insanlığın onurunu koruyan cemiyetler, uluslararası dernekler kurmak, bu faaliyetler için emek harcamak çözüm olacaktır kanaatindeyim. Tek yapmak gereken değerlerini kalabalıkların tutum, davranış ve normları ile özdeşleştirmeyi ifade eden 'konformist' tavrı bırakmak ve kendi değer çerçevemizle sorgulamak. Sınırlarımızda mülteci krizi yaşanılan şu günlerde, çocuklarımıza utanç duyacakları bir geçmiş bırakmamak adına bir an durup kalabalığın tutumunu sorgulamakta yarar var. Bir film repliği vardı: İnsanlık kurtuluşu utancında bulacak, diyordu. Farklı gruplar aynı utançtan hareket edebilmeli. Zaten geçmişteki utançlar insanoğluna yeter, emin olun yeter. Yenilerine imza atmayalım. Yine Uçurtma Avcısı kitabından: "Yeniden iyi biri olmak mümkün." İyi bir dünya mümkün. Korkmadan iyilik adına gayret gösterin sadece. İnsanlar kalabalıklardan cesaret alır, kendi iyi kalabalıklarımızı şekillendirelim.
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,612 okunma
··1 alıntı·
61 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Bence de harika bir inceleme olmuş. Aylarca aklımdan çıkmamıştı bu kitap, o kadar etkilenmiş, o kadar hüznüne kapılmıştım...
BVendetta okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) evet, savaşın cephe haricinde yarattığı yıkım daha açık anlatılamazdı
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme, emeğinize sağlık
BVendetta okurunun profil resmi
Teşekkür ederim vakit ayırdığınız için :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.