Leyla'nın GerçekleriAdı Leyla. Mecnun'u olmayan Leyla. Daha doğrusu Mecnun'u bir gün ansızın askere gidip parkta tek başına bırakılan Leyla. En doğrusu konfeksiyon atölyesinde patron Hayri Bey'in tecavüz ettiği Leyla. Ailesinin para karşılığında -sözde kocası- Remzi'ye sattığı Leyla. Kocasının her içtiği gün tecavüz ettiği fakat yaşadığı tecavüzlerin tecavüzden sayılmadığı, komşuların dillerinin sustuğu, görmedikleri, duymadıkları, bilmedikleri Leyla. Çocukken kendi hayvanı olarak baktığı kuzusu Mazlum'u sofrada kavurma olarak gördüğü için bir daha et yiyemeyen Leyla. Karnında çocuğuna hamileyken dövülen, çocuğunu düşüren, kanayan Leyla. Yemek yerine yalnızca dayak yiyen Leyla. Onu sizlere daha da anlatayım mı yoksa bu kadar ülke gerçeği yeter mi? Ne dersiniz?
Ülkemizde yıllardır bitip tükenmeyen "kadına şiddet" konusunu o kadar başarılı bir şekilde anlatmış ki Seray Şahiner, kitaptaki her bir söz yüzümüze ardı ardına tokat olarak iniyor. Okur, yazardan o kadar çok tokat yiyor ki kitap bittikten sonra bir süre kendine gelemiyor. Bu öyle bir kitap ki okuması bir sonraki güne bırakılamaz. Antabus öyle bir roman ki ya tek günde bitirirsiniz ya da anlatılan acıya dayanamayıp yarım bırakırsınız kitabı. Ve yazarın anlatımı öyle başarılı ki kitabı bitirmeden elinizden bırakamıyorsunuz.
İncelemenin bundan sonraki kısmı yazarın üslubuna laf söyleyen zat-ı muhteremlere. Ülkemizdeki kadına olan şiddetin bu kadar gerçek anlatıldığı bir kitapta nasıl bir dil bekliyordunuz Allah aşkına. Kadın şöyle mi anlatmalıydı acaba "Kocam bana zorla sahip oldu". Ana karakter Leyla'ya roman boyunca tecavüz ediliyor, dövülüyor, sövülüyor. Leyla kendini anlatırken nasıl bir dil kullanmalıydı sizce?
Arkadaş, yazar gerçekleri gayet gerçek bir dille, sokağın diliyle, zulüm gören kadının diliyle anlatmış. Edebiyat gerçekleri anlatır. Gerçekleri gerçeğin diliyle anlatır. Zulmün anlatıldığı yerde süslü cümlelere veya kibarcık bir üsluba yer yoktur. Ha siz hala böyle bir üslup bekliyorsanız bir zahmet gidip yüz yıl öncenin kitaplarını okumaya devam edersiniz. Bu toplumda maçından, siyasetine, sokağından, üniversitesine kadar kadınlar üzerinden eril bir dil kullanılıyorsa eğer, kusura bakmayın bu ülkenin kadın yazarları da gerçekleri o eril dil üzerinden yüzünüze tokat gibi çarpmaya devam edeceklerdir.
Gerçekler can acıtır ama gerçekleri apaçık şekilde bir kez daha görmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka ama mutlaka okuyun.