Sovyetler Birliği'nin yıkıldığı dönemde, yurt dışında siyasi sürgün olan sahiplerinin sırlarını öğrenmeye çalışan Nina, Artur, Gece, Kısmet, Yoldaş ve Kirli (Kirli ve Kısmet "memleket"tedir) bıraktıkları kokular sayesinde mektuplaşırlar.
Bir yandan komünizmin yıkılışıyla birlikte bu siyasi sürgünlerin kendileri ile hesaplaşmalarına tanıklık ederken, diğer yandan kedilerin dünyasını,insanların dünyasına bakışlarını, ( yazarın elbette!️) görürüz.Öğrenecek çok şeyimiz var kedilerden...
Neler mi?
Mesela, diyor ki Gece; "Tek bir şey biliyorum:o da insanların çok düşünüp çok konuştuğu...Oysa biz kediler, sözcüklerin tutumlu kullanılması gerektiğini, ne kadar çok konuşulursa yakınlık ve sevgi bağlarının o kadar gevşediğini, önemli olanın havada titreşen duygular, bıyık ve kulak uçlarında duyulan titreşimler olduğunu biliriz." syf 44
Köpek Otto'ya aşık Gece'nin şu tespiti de hoşuma gitti.
"Bizimkilerin ve arkadaşlarının halini görüp anlattıklarını dinledikçe hayretten hayrete düşüyorum.Örneğin bir insan dişisi hep aynı insan erkeğiyle olmak zorunda.Sanki onun malıymış gibi.Üstelik daha da ileri gidip herkesin karşısında yeminler edip imzalar falan atarak perçinliyorlar bu gönüllü tutsaklığı.Dişi, birkaç erkekle mırnavlaşırsa kıyamet kopuyor.Bu yüzden birbirlerini öldürdükleri bile oluyor.Dişileri de bu konuda erkeklerden aşağı kalmıyor doğrusu.Kendilerinin sandıkları erkek bir başka dişiyle mırnavlaşmaya görsün, yeri yerinden oynatıyorlar.Kendilerini çok akıllı sanan bu yaratıkların, hazların ve bedenlerin, onların deyişiyle "sevişmekle" tükenmeyeceğini, sevginin paylaşmakla azalmadığını, hatta zenginleşip büyüdüğünü kavrayamamaları gerçekten şaşırtıcı." syf 125
Bilge Nina ise diyor ki :"Kimse aç kalmasın, kötülük olmasın demekte kızılacak ne var?Kim istemez ki bunu.Biz kediler hepimiz komünistiz demek ki!"
Yoldaş şöyle düşünüyor:" İnsanların, hayatta olabilecek en doğal, sıradan şeyleri bile nasıl büyütüp trajikleştirdiklerine bir kez şaştı."Kedilerle insanlar arasındaki en büyük fark bu işte:Biz yaşıyoruz, onlar hayatlarıyla dövüşüyor." syf 68
Evimde üç canla yaşayan biri olarak büyük bir ilgiyle okudum Kedi Mektupları'nı.Oya Baydar, Kedi Mektupları ile 1993 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanmış.