Sakız Gibi Mendiller“Aziz Nesin, bir zamanlar Amerika’ya fazla borçlanmayalım diye yazmış.Sürgün sebebi buymuş.”
diyor Ayhan Hünalp “Tercüman”, 13 Ocak 1958 ‘de kaleme aldığı Nesin’in bu hatıratını köşesinde okurlarına tanıtırken..
1957 yılında kaleme aldığı bu hatıratında Aziz Nesin,
‘Nereye Gidiyoruz?’ yazısı nedeniyle yargılandıktan sonra Bursa’da geçen 4 ay 10 günlük sürgün süresi boyunca yaşadıklarını mizahî bir dille anlattığı anılarından oluşıyor bu kitap..
Kitabın içeriğinde toplam 32 tane anısına yer vermiş..
Bu hikaye değil gerçek yaşadıklarından belli başlı olanlarına ve de beni güldürdüğü kadar üzen ,düşündüren bikaç örneği buraya yazmak istersem; Kır Koşusu, Kuran Dersi, Bursa’nın Valisi, Röntgencinin Pastası, Mendiller Sakız Gibi sayabilirim..
Benim okuduğum 13.Basım olanı ve kitaba 32 anekdottan önce bir Önsöz ve İlk Önsözle başlanmış,Anekdotların yazımı bittikten sonra bu sürgün süresi boyunca kardeşi, ilk eşi, ve diğer tanıdıkları ile mektuplaşmalarına yer verilmiş,Sonsöz olabilecek bir bölümden sonra Yankılar başlığı altında Aziz Nesin’in biyografisi ile bitirilmiş..
Bu kitap da hayatımın en acı ve bugün nasıl katlanabildiğime şaşırıyorum dediği Bursa’daki sürgün zamanlarına ‘Nereye Gidiyoruz?’ başlıklı bir broşürü hazırlaması sebep olmuş..
Burada Truman Doktrininden kısaca bahsetmek gerek görüyorum.
1947 yılında İkinci Dünya Savaşı’dan çıkılmış, ABD ve SSCB çekişmesi başlamış,Amerika komünizmle mücadelede çok keskin ve şiddetli uygulamalara girişmiş bu amaçla Yunanistan ve Türkiye’yi kapsayan 400 milyon dolarlık bir bütçe ile bu iki devlete Amerika tarafından askeri teçhizat ve mali yardım yapılmış.
Bu miktarın 300 milyonu Yunanistan’a ,100 milyon usd lik kısmı da Türkiye’ye gönderilmiş.Dönemin tek parti iktidarı mohteşem bir sevinçle ve saflıkla bu yardımları kabul etmiş.
Zaman içerisinde kabul edildiği sırada iktidardakilerce ön görülsede önemsenmeyen ortaya çıkan sonuç şu olmuş.
Gönderilen askeri malzemeler Amerikan artığı ve onların bakım onarımına ayırdığımız bütçe toplam değerinden daha fazla.. Üstelik teknolojimiz yok ve Amerika’ya bu teçhizatların bakım onarımı konusunda muhtacız..
Aziz Nesin ve diğer münevver kafalar bunun bir yardımdan ziyade Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tehlikeye koyan bir kabul ediş olduğunu yazın yoluyla kalemleriyle haykırmışlar..
Ve anayasanın 161-162.maddelerine dayanarak(milli menfaatlere karşı olmak suçu) bu tür münevverleri hapsetmek için ufak tefek değişikliklerle devreye sokulmuş..
Aziz Nesin komünist olmakla suçlanmış ve hapsedilmiş ya da sürgün edilmiş..
Bugün geldiğimiz günümüzde ise bu düşünceler serbestçe dile getirilebilmekte o zamanlar antidemokratik uygulamaların sıklıkla devlet eliyle yapıldığını bu tür anı kitapları ile öğrenmiş oluyoruz..
Aziz Nesin’in okuduğum ilk kitabı..Bir yazarı tanımanın en kestirme ve etkili yolu varsa önce kendi kaleme aldığı anılarını okumak diye düşündüğüm için bu kitabıyla başlamayı uygun buldum..
Bursa sürgünündeki anılarını okurken en bariz düşündüğüm şey,konum ve şartlarımız değiştiğinde tanıdığımız insanlarda da değişmeleri bizi şaşırtacak bir hız ve boyutta görecek olmamız.
Gördüğüm kadarıyla Bursa Sürgünü,Aziz Nesin’in hayatım dediği kendi eliyle kurduğu yaşamının samimiyetsiz, zayıf yönlerini görmesi ve acı bir şekilde yaşaması için bir tecrübe olmuş.
Kalem arkadaşlarının çoğunun kaypaklığını, eşinin dostunun zor zamanlarda sessizliğe bürünmesini yakinen hissetmiş..
Kitap acı bir kitap yalnız Aziz Nesin hakikaten büyük bir yazar..Sanırım şöyle düşünmüş yaşadığım acılarımı tüm çıplaklığı ile iyice dramatize ederek anlatırsam okuru bayarım ben en iyisi güldürmece yoluyla okur farketmeden ciğerinin kılcallarına kök salayım hesabı yapmış..Başardı da benim için...Acısını hissettim ve nahoş hiç bir duygu da belirmedi bende..
Bu kitabı okumalısınız, neden okumalısınız?
Bugün susanlar, o zamanda susanlardı!
Bugün konuşanlar o zaman da konuşanlardı!
Konuşan ve haykıranlar yaşadığını hissediyor ve sadece onlar gerçekten dinlenilmeye okunmaya değer anılara sahip oluyorlar!
Keyifli ve gülmeceli ve bol düşünmeceli okumalar..