Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

512 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
En başından sonuna kadar gözlerim Paul, Alia, Ganimet ve Jessica’yı arayarak geçti. Arrakis Gezegeni onlarla bir bütündü özellikle de Paul Muad’Dib’le. Eskilerden sadece II.Leto yani Kumsolucanı namı diğer eski Fremen dilinde Şeyh Hulud ve suyu çıkan Duncan Idaho vardı. Suyu çıkmış çünkü Tleilaxlılar, Duncan öldüğünde aldıkları orijinal hücreleriyle tanklarda yenisini yetiştiriyorlar. Sayısı belli olmayan bir sürü Idaho üretmişler, kitapta sadece iki tanesiyle karşılaşıyoruz. Idahoların ilki Solucan’a suikast düzenlemeye çalışırken Leto onu bedeniyle eziyor, ikincisi kitap sonuna kadar varlığını sürdürüyor. Bu arada mentat gulamlar yani insana yakın üretimler yasaklanmış fakat Solucan Tanrı tarafından sadece Idaho’nun üretilmesine izin veriliyor. Leto arada Paul ve Jessica’nın sesleriyle konuşuyor, hepsi içinde yaşayan hayatlardan, fakat onların yokluğunu Leto dindiremiyor bunu okurken fazlasıyla hissettim. Aradan kocaman bir zaman dilimi geçmiş, 3500 yıl sonrasındayız… II. Leto kumalabalıklarıyla geçirmekte olduğu evrimde son aşamalarında. Bedeni yedi metre boyunda ve iki metre de ene sahip, ağırlığı beş ton. Kolları ve yüzü insan gibi kalsa da bacakları ve ayakları körelmiş. Yakın zamanda da dönüşümünü tamamlayacağı hesap ediliyor. Leto çok galaksili bir imparatorluğu yönetiyor. Bir zamanlar tamamı çöl olan Dune’dan eser kalmamış. Her yeri ormanla, ağaçla kaplı gezegende artık su da rahatlıkla bulunuyor. Arrakis’te bulutlar, yağmur ve açıkta su birikintileri önceki zamanlarda olmayan şeylerdi. Eskiden koca bir dağın olduğu yerde şimdi Idaho’nun adını taşıyan bir nehir var. Dağı yıkıp Sareer Çölü için yüksek duvarlar inşa ediyorlar. Bu çöl özellikle bırakılıyor ve iklimlendirilmesi ayarlanıyor. Dune’nun en önemli madeni olan melanj artık çıkartılamıyor. Leto yerini sadece kendinin bildiği bir yerde baharatı saklıyor. Laboratuvarlarda melanj üretme çabaları başarısızlıkla sonuçlanmış. Rahibeler Birliği baharattan yoksun, zaten Leto’nun barış dönemi olarak adlandırdığı, kendi hükmettiği zamanda bütün diğer unsurları yönetimden uzaklaştırmış. Dölleme programını Rahibeler Birliği’nin elinden alarak bizzat kendisi planlıyor. Altın Yol’u gerçekleştirmek için Siona’nın uygun planlama sayesinde dünyaya gelmesini sağlıyor. Leto’nun Solucan olmaya yaklaştıkça, başkalarının zalimce ve insanlık dışı bulacağı kararlar vermekte zorlandığını görüyoruz. İlk zamanlarda ne kadar öfkeli ve zalimse, Solucan olmaya yakın da insani hisleri geri geliyor. İnsanlığını yitirdikçe, insani kaygılara giderek daha fazla kapılıyor. Tleilaxlıların elçisi olan Hwi’ye duyduğu sevgi sayesinde insan vücuduna olan özlemi artıyor ve onunla evlenmek istiyor. Fiziksel olarak yakınlaşmaları mümkün değil fakat ruhsal boyutta bütünleşiyorlar. Evlenecekleri yer olan Tuono Köyü’ne gelmek için köprüden geçerken, Siona ve Idaho’nın planladığı gibi Nayla lazer silahıyla Solucan’ın arabasını vuruyor. Solucan hiç sevmediği suya, Idaho Nehri’nin içine düşüyor. Alabalıklar vücutlarından ayrılıyor ve Leto kendisini bir mağaranın içine sürükledikten sonra hayatını kaybediyor. Tabii Siona’da kendisinin de içinde bulunan hayatların var olduğunu bilerek, yani Altın Yolu gerçekleştireceğinden emin olarak. Tek bir fark var Leto onlarla konuşabiliyorken, Siona onları görmesine rağmen içindeki hayatlar onu bilmiyor. Siona’yla Idaho bundan sonraki nesli devam ettiriyorlar. Torunları her bir yere dağılıp Atreides Planı’nı gerçekleştiriyor. Torunlarının kaç evrene yayıldıkları tahmin edilemiyor. Dune, derinlemesine düşünceler içeren kocaman bir evren. Bundan çok çok yıl sonra bir zamanda geçiyor fakat günümüzden kopuk değil. Din, politika konuları bilimkurguyla harmanlanarak düşünsel bir deneyim oluşturuyor. Değerli melanj baharatının gücü ve bununla birlikte güç zehirlenmesi yaşayan kahramanların yaptıkları şimdiki veya geçmişte yaşanılanlardan uzak değil. İthaki’nin basmadığı iki kitabı daha var ve bir de son kitap Kum Solucanları. Herbert’in bu destansı eseri tamamlayabilmesini çok isterdim. Kum Solucanlarını yazma görevini oğlu üstlenmiş. Babasının eşyaları arasından bulduğu notlardan yola çıkarak hikayeyi tamamlamış. Aynı havayı yansıtabilmiş midir bilemiyorum ama en azından yazdığı notların ve düşüncelerinin çerçevesinden çıkmamıştır diye düşünüyorum. Dune serisi bende farklı bir tat bıraktı, bugüne kadar neden keşfedip okumadığıma hayıflandım. Kim bilir daha okumadığım kaç kitap var böyle derinlemesine yazılan, bu kadar etkileyebilecek, bambaşka dünyalara götürebilecek…
Dune Tanrı İmparatoru
Dune Tanrı İmparatoruFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20212,835 okunma
·
227 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.