Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Samuel Beckett edebiyatta modernizm temsilcisi ve Absürd Tiyatro’nun kurucusu olarak biliniyor. Eserlerini İngilizce ve Fransıza dillerinde yazıyordu, oyunu ‘’Godot’yu beklerken’’ yazdıktan sonra dünyaca tanınan biri oldu, dramaturji de en önemli eserlerinden biri de ‘’Godot’yu beklerken’’dir,1969 da Nobel ödülünü almıştır. ‘’Godot’yu beklerken’’ iki perdeden oluşan piyes, düzyazı o dönemde yazamadığı için kafayı dağıtmak amaçlı yazılan bir oyundur diye söylüyordu yazar. Estragon ile Vladimir, iki arkadaş, zaman onlar için bir bataklıktır ve onlar bu bataklıktan çıkamıyorlar, onların çok beklediği Godot da bir türlü gelmiyor. Kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapamıyorlar, gelecek onlar için yok, intihar bile akıllarına geliyor ama harekete bir türlü geçemiyorlar. Pozzo ve Lucky, bu tuhaf ikilinin arasında bey-uşak ilişkisi ve Pozzo’nun emrivaki konuşmaları sürüp devam ediyorlar . Fakat Lucky’nin sözde dilsiz ve köle olup sonra olan monoloğu okuduğumda hiç de dilsiz sınıfa koyamadığım ,hatta köle düşüncesini göremedim. Beşinci oyuncu Godot ile ilgili haberi getiren çocuktur. O masum, temiz ve yalansız biridir. Oyunda ki ağacın belli bir coğrafyadan ayırt edilebilecek bir özelliği olmadığı için dünyanın neresinde olursa ve ne zaman olursa olsun Godot’yu beklemek mümkün gibi görünüyor. Lucky’nin boynuna geçirilmiş ip Pozzo ‘nun elinde kalması sömüren ve sömürülenin arasında ki bağı simgelediğini düşünüyorum. … Bekliyorlar, insanlar hep bekliyorlar sadece Vladimir ve Estragon değil hepimizin beklediği bir şey vardır mutlaka ve sadece beklemek, eylemde bulunmamak ise Godot’yu beklemek demektir. Godot bir tanrı, ölüm veya güçlü biri olarak görebilir adlandırabilirsiniz fakat o boş beklentileri, olmayacak hayalleri ile ibarettir.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 20008bin okunma
··
102 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Nihrir okurunun profil resmi
Nina hanım, güzel bir inceleme yapmışsınız. Yalnız Beckett ününü ,Proust'a borçludur onun üstünden kendini edebiyat dünyasına tanıtmıştır. Absürdü ele almıştır (başka bir alt metin okuması da yapılır) ,absürdün daha iyi örneklerini Kafka ve Camu'da görürüz. Bu kitabı Camu'nun Yabancı'sı ile karşılaştırırlar ama Yabancı modern edebiyatın (postmodern edebiyatın ama ne olduğunu bilmiyorum :)) doruk noktasıdır. Camu'nun absürd'ünü bilmek gerek yoksa edebiyatın yarısı anlaşılmaz. Absürdizm ,varoluşçuluk felsefesinin içinde yer alır(Satre'dan yola çıkarak yazdım). Godot'yu Beklerken, kitap kendini bir şekilde okutturuyor. Bizler de belki Godot'yu bekliyoruz! :)
dostamisc okurunun profil resmi
Nina Hanım derinlerde ne gezersin :) Sıkı bir okur olduğunu boşa söylememişim görünen o. Hemen her alanda olduğu gibi edebiyatta da akımlar, teknikler mevcut. Samuel Beckett ve ele aldığı Absürd, okuyup güzel bir incelemeyi bizimle paylaşmakla hem siz ve hem de üstadın yorumuyla dikkatimizi çekmiş oldu. İnceleme ve yorum aynı zamanda bol okumak değil, boş okumamak durumunu da vurgulamış oldu. Bunun için hem size hem de üstada teşekkür etmek gerekir, ama derinlerden korkarım. :))
Nina okurunun profil resmi
Dostamisc Bey yaptığım yorumu beğendiğinize sevindim. Arada sırada derinlere dalmak iyidir diye düşünüyorum :)Yaptığınız yorum için ayrıca teşekkür ederim.
Nihrir okurunun profil resmi
Nina Hanım, ben düzeltme yapmıyorum, sadece bildiğim bir kaç şeyi sizinle paylaşmak için yazdım. Bizim yaptığımız karşılıklı bilgi alışverişi. Kitap için yaptığınız inceleme çok iyi olmuş,elinize sağlık. Modern - postmodern edebiyat arasındaki farklarla ilgili yaptınız alıntılara katılıyorum. :)
Nihrir okurunun profil resmi
Üstat ,Nina hanım , bu gidişle vurgun veya dekompresyon hastalığı geçirecek. :)
dostamisc okurunun profil resmi
Öyleyse ambulansı hazır tutmalı, Nina Hanım gibi iyi bir okur aynı zamanda da iyi bir dost kaybedilmemeli. :))
Hıdır Y. okurunun profil resmi
İzmit'te okurken üniversitede, tiyatrosunu izlemiş ve çok begenmistim. Sonrasında da okuma eylemini gerçekleştirmiştim. Okuduktan sonra bir daha izleme ihtiyacı duymuştum. Ancak oyun gitmişti. Bekliyoruz. Ne zamana kadar? sonsuza kadar. bir kısır döngü içinde geçirerek günleri. Bazen kafkanin G.Samsaya cizdirdigi daireleri, bazen de Teo Angelopulosun Alexander'a sordurdugu "yarın ne kadar sürecek?" sorusunu hatırlatıyor bana, Godot'yu beklemek.
Nina okurunun profil resmi
Tamam ikna ettiniz beni Nihrir Bey, dostamisc Bey, derinlerde yüzmem artık :))
Nina okurunun profil resmi
Tiyatroda izlemek iyi olurdu içimden geçirmiştim, Hıdır Bey. Bu sene düzenlenen 20. İstanbul Tiyatro Festivalindeki 4 Mayısta ''Godot'yu Beklerken'' gösterisini düşünüyorum.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.