HEPİMİZ BİRER BOYALI KUŞ DEĞİL MİYİZ?
NEDİR BU BOYALI KUŞ?
Yakalanıp mavi, kırmızı, yeşil, sarı gibi türlü renklere boyanan kuş tekrardan doğaya salınır. Çeşit çeşit renklere sahip olup kendi türünden olan kuşların arasına girmeye çalışan kuş diğerleri tarafından düşman zannedilerek öldürülür, teker teker vücudundan ayrılan rengarenk tüyler yere düşerken zavallıcık havada can verir.
Hepimiz birer boyalı kuş değil miyiz? Dilimiz, dinimiz, ırkımız, mezhebimiz, göz ve ten rengimiz birbirinden farklı olduğu için birbirini yiyen, birbirini tek tek öldüren o katil kuşlardan değil miyiz ya da yok yere ölen?
Arka planda savaş, dünyanın başına gelebilecek en kötü şey, bir soykırım, boyalı olanı diğerinden ayırma çabası...
Nazi zulmü Yahudi ve Çingeneleri kırıp geçirirken korunmaya çalışılan bir çocuk adı yok. Anne ve babası onu korumak için kendilerinden uzaklaştırmış.
Yanına yerleştirildiği yaşlı kadının ölümüyle birlikte çocuğumuzun hikayesi başlıyor.
Kitap soykırımdan ziyade derin psikolojik, sosyolojik ve antropolojik temeller üzerine kurulmuş. Gidecek bir yeri olmayan çocuk çeşitli köylere gidip, çeşitli insanlara karşılaşıyor ve onlarla birlikte yaşamaya çalışıyor. Biz de bu sayede Hitler’in! dev fırınları cayır cayır yanarken o zamanları ve o zamanın insanlarını tanıma fırsatı yakalıyoruz.
Ölümü gören bir çocuk, kana bulanmış, birçok kötülükle ve birçok kötü insanla karşılaşmış. Sırf iri siyah gözleri ve saç renginden dolayı ya bir çingene ya bir Yahudi olarak görülmüş. Bir değeri yok kullanılması uygun görülmüş bir eşya, günü gelince de kapının önüne konması gereken yavru bir köpek belki.
Ona göre insanların öldürülmesi saçma çünkü gözlerinin ve saçlarının rengi değiştirilirse onlar da diğer insanlar gibi olabilecek. Öyle de olmalı zaten! Bir insan neden gözü mavi saçı sarı diye bir diğerinden üstün olsun ki?
“Yahudiler Tanrının oğlunu öldürdü ve bu durum Tanrı’yı çok kızdırdı. O yüzden şu anda Tanrı Yahudilerden intikam alıyor. Fırınlarda yakılıp dumanları göğe yükselen Yahudiler Tanrının ayakları altında dumandan bir halı oluşturuyor ve bu da Tanrının hoşuna gidiyor. Peki Tanrının öfkesinin geçmesi için daha kaç Yahudinin ölmesi gerek? 1,2,5,10?”
Bilinmeze doğru giden “Kara Tren” ve camlarından bakan birçok siyah göz. Nereye gittikleri belli değil ama biliyorlar ki sona gidiyorlar. O yüzden çocuklarını açık camlardan dışarı atıyorlar. Yaşayan çocuklar bir şekilde hayatlarına devam ediyor, yaşamayanlar ise ailelerin yaşayacağı o kötü şeyi onlardan önce yaşıyor.”
Okunması gereken veya okuyup size çok şey katacak bir kitap. Belki biraz tarihi, belki sosyolojik, belki psikolojik ama mutlaka bir iz bırakacak. Bu Nazi Zulmünün günümüze yansıyan örneklerini okuduğum ikinci kitap.
Anne Frank'ın Hatıra Defteri eğer ilginizi çekerse diye bu kitabı da buraya bırakıyorum. O zulmü bir de bir anı defterinden görmeniz açısından etkili olacaktır. Kitapları okuyacak varsa şimdiden iyi okumalar...
·
36 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.