Grange'in kitaplarını okurken her sayfada "OHA" diye mırıldanıp, bir taraftan yazılan kusursuz olay örgüsünün tadını çıkarırken bir taraftan da beynimin arkalarında daima bu adamın coğrafya, genel kültür, tıp ve tarih bilgilerine ve her kitabının yazılma sürecindeki hazırlık çalışmalarına hayran kalırdım. Dünya coğrafyasına yayılan olaylar, ülkeden ülkeye gezen karakterler, ve her ülke hakkında verilen detay bilgiler çok şaşırtırdı. Bu kitabında iyice anladım ki ne kadar derinliğe inebildiğinin farkında bile değilmişim. Fransız bir yazarın kitabında kendi ülkenin yakın tarihine dair oldukça derin bilgilere rastlayınca insan ister istemez şok oluyor. Ortalama 1-1,5 yılda bi kitap yazan biri bu kadar araştırmayı ne ara yapıyor, olay örgüsünü ne ara kurguluyor, kitabı ne ara yazıyor? Bunlar hala cevaplandıramadığım sorular. İnsan aklı bir dereceden sonra bu durumu anlayamıyor. Ki hangi alanda olursa olsun eser ortaya koyan bu tarz insanların beyinlerinin hep çok farklı çalıştığını düşünürüm. Her neyse kitaba gelecek olursak, bu kez öyle çook geniş coğrafyalar yok, yazarin diğer kitaplarındaki gibi yoğun bir karakter geçidi de yok. Bu açıdan olayların takibi daha kolay ve açık olmuş. Yüksek bir tempo, koşuşturma içinde geçen sayfalar, birbiri içine girmiş olaylar... Oldukça güzel bir okuma süreciydi. Ancak, ben şahsi olarak Grange'in kitaplarında hakim olan korku ve gerilime tutkun bir okuyucuyum. Kitap bu bakımdan yazarın diğer eserlerine kıyasla biraz geride kalmış. Lontano, Şeytan Yemini veya Kızıl Nehirler'de olduğu gibi içim titreye titreye, koltuğun tepesine tüneyip okumadım. Gerçi bu açığı da kitapta yer alan yakın tarihimiz ve olaylar kapatmış. Tabi ki de bu tarafsız bir yorum değil. Başka milletten bir okur için Fransa-Türkiye arasında geçen bir kitap o kadar da keyif vermeyebilir.

Kurtlar İmparatorluğuJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20208,8bin okunma

·

40 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gül