Türk aydınlanmasının önde gelen isimlerinden Yusuf Akçura'nın Suriye ve Filistin Mektupları, yüz sene öncesinin fotoğrafını çeken, şark vilayetlerinin yaşam şekillerini, eğitim durumlarını, düşüncelerini, matbuat alemini kayıt altına alan; Akçura'nın bütün eserleri içerisinde yeri ayrı olan bir eser. Avrupa ülkeleri ile yüz sene önceki Türkiye'nin ve şimal Türkleri'nin de kıyasının yapıldığı bu eserde, o zamanki zaaflarımız ile günümüzdeki zaaflarımız ve eksikliklerimiz arasında hiçbir fark olmadığını -ne yazık ki- görüyoruz. Zirâ günümüzde de bilime verilen önem ortadadır.. Suriye ve Filistin topraklarında egemen olmak isteyen yabancı ülkeler, bu topraklarda okullar açarak, ücretsiz eğitmenler tahsis ederek, bu okullarda okuyan öğrenciler için burs imkanı sağlayarak, onlara kendi dillerini aşılayarak hiç savaşmadan bu ülkelerde hükümranlık sürmeye çalışacaklardır -ki günümüzde de bunun meyvesini yüz sene önceki emeklerinden(!) dolayı yiyorlar. Tabir-i câizse "yemeyenin malını yerler"... Şimal Türkleri'nin en sevdiğim özellikleri kendilerini kandırmıyor oluşları. Fatih Kerimi, İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura gibi isimler her zaman "eksikliklerimizi" dile getirmiş, bunları söylerken insanların haklarında ne düşündüklerini umursamamışlardır. Suriye ve Filistin seyahatlerinde yazdıklarını "Vakit" gazetesine gönderen Akçura'nın mektupları gazetenin çeşitli sayılarında yer almıştır. Kitap hakkındaki yorumum şöyle olacak: çok iyi savaşan bir ülke olmak her zaman kazandırmamıştır ama çok iyi bilim yapan, bilim insanı yetiştiren, çok iyi sanat yapan ve çok iyi zanaatkâr yetiştiren ülkeler her zaman kazanmışlardır. Sadece galeyana gelmek için "uçuyoruz, kaçıyoruz, bizi kıskanıyorlar, bir numarayız" gibi teselliler(?) bize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, ileri adım atmamızı da engelleyecektir. #KitapŞuuru #kitapsuuru

Suriye ve Filistin MektuplarıYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 2016110 okunma

·

30 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Özkan KAYA