Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kadınların pek çoğunun içi erkek, dışı kadın. Kadınlara çeşitli haklar verilirken maalesef kadın olma hakları ellerinden alındı. Feminist hareketlerle gelinen nokta "erkekleşmiş kadınlar" oldu. Kadın ve erkek arasında manasız ve faydasız bir rekabet başlatıldı. Bir fikir, kaynağını dinden almıyorsa, fıtratı reddediyorsa çok çabuk yanlış yollara sapıyor. Din hiçbir zaman fıtratı inkâr etmez, çünkü insanı en iyi, Yaradan bilir. Kadınlara hak verelim derken, kadın fıtratını göz ardı edip kadını erkekle yarıştırmaya kalktılar. Biz kadınlar da - "Güç erkekte; söz sahibi olmak, hak kazanmak için erkek olmak lazım..." gibi düşünceyle olsa gerek- erkekleştik. Fakat fıtratı yıkıp atamadığımız, hissî yönlerimizi yok edemediğimizden, tam olarak erkekleşmek de mümkün olmadığı için kadına mahsus yanlarımızı bastırıp erkek gibi davranmaya çalışıyoruz. Bu da hiç kimseyi mutlu etmiyor.
Sayfa 85 - Motto Yayınları/ 3. Baskı: Mayıs, 2019/Kitabı okudu
·
43 görüntüleme
şüheda okurunun profil resmi
Şimdi müsaadenizle yazarın birkaç cümlesine katılmakla beraber (katılmadığım noktalar da var) kadınlara dair birkaç şey hakkında -biraz uzun olacak ama- bazı kısmi noktalara değinmek istiyorum. Öncelikle bir örnek vererek başlayayım Ferman Bey. Diyelim ki siz bir babasınız ve biri kız, biri erkek olmak üzere 2 çocuğunuz var. Siz çocukları yetiştirirken erkek üzerine egemenli, ilgili ve yoğunluklu bir yetiştirme içinde bulunursanız, bir süre sonra o kız çocuğu da kendi varlığını ispat etmek ve kendisini de bir birey olarak görünür kılmak için, erkek kardeşinin aynısı olan hareket, tavır ve durumlarda bulunduğunu gözlemleyeceksinizdir. Şimdi sorarım size burada sorun o kızın bu hareketleri midir? Yoksa onu o şekle yönelten babasının zihniyeti ve hareketleri midir? Aynı şeyi erkek gibi davranmasından şikayetçi olunması noktasında da ele alabiliriz. Böyle bir şikayetten önce, bu faktörü oluşturan erkek hegemonyası zihniyetine dönerek öncelikle kendi yanlış zihniyetini düzeltmesini önermek daha çözümcü bir yaklaşım olacaktır kanaatimce. Belki böylece kadının üzerindeki o baskı azalır ve mutlu olma noktası daha da devşirilebilir bir nebze. Ki kadının mutlu/mutsuz olması noktasındaki faktör bir tek bu etmenle bağlantılı değil ama neyse bu mevzunun bu kısmını burada keseyim uzamadan bence :) Alıntıda "Kadının içi erkek, dışı kadın" denilmiş. Bunun anlamı nedir tam olarak çözmüş değilim açıkçası? Tam tersi durum da var mesela? Kadının fazla kadınsılaşması? Buna ne diyeceğiz o zaman? Buna birazdan değineyim şimdilik kalsın. Değineceğim noktalardan biri öncelikle şu; Kadınlara hakların verilmesi neden bu kadar eleştirilir, pek anlam veremem. Zaten kadın da bir birey/bir insan. Bu sebepledir ki var olması muhtemel birtakım haklar elde etmesi kadar doğal bir şey de yok. Buna ses çıkaran bazı zihniyet silsileleri şuna benziyor; zamanında kendisi o kişinin haklarını gasp etmiş, hor görmüş, aşağılamış, insan yerine koymamışken bu sefer "o insan" bilinçlenip kendi hakkı olan bir davanın savunuculuğunu yaptığında, "vay efendim sen nasıl hakkını savunursun" diye karşı itirazlarda bulunma saçmalığını göstermeye başlayarak, aslında bir dizi anlamsız hareket zinciri meydana getirmiş bulunuyor. Bu -hak- konusunda "anti ses" çıkaran kesimler, durumun sorumlusunu -az önce baba örneğinde verdiğim gibi- kadından önce bu zihniyeti oluşturan yapılarda/zihniyetlerde araması lazım. Ki bu yapıların da, bir tane değil birçok kolu(sosyal,kültürel, ekonomik,eğitimsel,dini vs.) mevcut. O yüzden tek perspektiften bakıp yorumlamayı doğru bulmuyorum. Ayrıca burada feminist hareketi de savunmuyorum yanlış anlaşılmasın (ki onda da yanlış birtakım yönelim ve söylemler mevcut, o da ayrı konu) Ben burada sadece kadına dair haklardan ve gördüğü muamelelerin genel olarak eleştirisinden birkaç anekdot sunuyorum. İkinci değineceğim nokta şu; Din noktasına değinmiş yazar mesela. Din konusunda kadına baktığımızda, -Yahudi ve Hristiyan zihniyeti hiç dahil etmiyorum bile- onlar tamamen çöplük ve vasatlıklarla dolu, ama ya din kisvesi altındaki bizim yaptığımız bazı kesimlerin yanlışları? İslam dininde kadının ve erkeğin sadece takva yönünden üstünlüğü konuşulurken, sonradan- bazı kesimlerin- Talmud'un ve Pavlus'un yaratılış hurafelerini de kendi zihniyetlerine katarak, algısal birçok propagandalar yaptığını ve kadını geri plana iterek yaratılışa,kadına, en çok da İslam'a zarar veren zihniyetler de görmüyor muyuz? Ve bunun sonucunda da birçok kadının kendini değersiz hissederek dinden,kişiliğinden,kimliğinden uzak durduğuna şahit olmuyor muyuz? Maalesef ki oluyoruz. Kim bunları yapıyor Ferman Bey, kadın kendi kendine mi "ben değersizim" diye düşünerek kendini geri plana atıyor? Yoksa bunu dar zihinsel zincirlerine kadını hapseden zihinler mi yapıyor sormak isterim? Yani İslamda o kadar güzel kadın örnekleri sunan Hz.Haticelerimiz, Hz.Fatımalarımız, Hz.Asiyelerimiz, ve daha nice örnek teşkil eden kadın prototiplerimiz varken, kadınların diri diri toprağa gömüldüğü bir çağda Efendimizin İslam'la birlikte hem kendi hayatında hem de çevresinde kadını el üstünde tuttuğu bir dönem yaşanırken, kalkıp kadınlar hakkında böyle ezici,hor görücü,aşağılayıcı zihniyetlere evrildiğini görmek son derece üzücü. Bazen o kadar korkunç zihniyetler görüyorum/okuyorum ki, her alanda bu virüs olduğu gibi, din içerisine de katılmış kadına dair korkunç bilgi kirlilikleri var. Ki bu saçmalıkların alt temeline indiğimizde az önce bahsettiğim Yahudi ve Hristıyanvari sakat düşüncelerden devşirildiğini bariz belirten ifadeleri yakalamak da kolaylıkla mümkün. Ama gelin görün ki bazı "sözde ilim irfan sahipleri"miz bu hurafeleri dinden temizleyeceklerine kalkıp din kisvesi altında sunması ve güzelim İslam'ı böyle kirletmeleri nasıl bir vicdani ve akla sığdırıyorlar bunu anlamak da pek mümkün değil. Bazen programlarda, çevremde bu tarz sorular görüyorum mesela, -İslam'da kadın böyle mi gerçekten, kadın böyle yaparsa günah mı ve daha birçok kadına dair aslı astarı olmayan sorular ve karalamalar silsilesi- mevcut. Biz ki İslam'a teşvik ve onun güzel yönlerini aktarmakla mükellefken böyle yaparak hem İslam'dan soğutuyoruz, hem de başka kötü zihniyetlere malzeme veriyoruz. Halbuki Kur'an odaklı İslam'ımız aslında kadın konusunda çok temiz ve gayet açık. Böyle bilgi kirlilikleri yüzünden insanı, kadını, İslamı kötü göstermeye sanki ant içmiş "tüm" dini, kültürel, sosyolojik,coğrafi her türlü kesimlere sadece söylenecek tek şeyim, o kıt ve yalan dolu zihin dünyalarında boğulmaları. Sadece İslam için demiyorum bunu, kadına dair korkunç zihniyet oluşturan tüm zihniyetlere karşı bu düşüncelerim aslında. Çünkü artık ister beğenilsin ister beğenilmesin kadın da bilinçleniyor, iyi ki de bilinçleniyor. Bilinçlenmeli de. Çünkü kadın bir anne, kadın bir eş, kadın bir kız kardeş evet ama her şeyden önemlisi kadın da bir birey, kadın da bir insan. Yüklendiği anlamları çok derin. Bu anlamdan istifade etmek varken neden ket vurulur ki? Bir söz vardır mesela kadının dokunduğu yer renklenir, çiçeklenir, bahçelenir diye, kimse bunun doğruluğunu da inkar etmez sanırım. Kadının olduğu yerde düzen var, güzellik var, farklı bir bakış açısı, daha birçok katkı sağlanacak durumlar vs var. Neden bu göz ardı edilsin ki? Ve kadın her alana da bu güzelliklerini götürmekte özgür. Bu iş sahasında da, ev sahasında da nerede isterse bir birey olarak bu hak, en az bir erkekte olması gerektiği kadar bir kadında da olması gereken bir hak.. Ve son olarak da yukarıda açmadım burada ufacık açayım isterim. Kadının erkeksileşmesi olgusunun karşısında, bazı durumlar için daha fazla kadınsılaşma olgusu ve kendini meta olarak sunma zihniyeti var demiştim. Bu zihniyet nasıl oluştu? Kadının estetik kaygısını, güzel olması gerektiğini aşılayan zihniyet, cins olarak kimin baskı ve algıları sonucu oluştu hiç soruyor musunuz? Buna sebep çok faktör var elbette, ki şu an detayına inmeyeceğim(çok derin başlıklar var) ama etmenlerinden biri de erkek beyninde ve onun zihniyetinde olduğunu biliyoruz. Kadına estetik veya güzel olmasında,"fiziksel güzelliğin" peşinde koşarak kadını bedensel olarak kimlikleştiren hemcinslerinizin zihniyetlerini de görmezden gelmemek gerek lütfen. Buradan tamamen erkekleri yeriyorum vs anlaşılmasın. Benim de kendi hemcinslerimde doğru bulmadığım noktalar var ve yeri geldiğinde bunların eleştirisini yapıyorum, ki burada birkaç kelime ile kadını bir kalıba sokup eleştirmeyi de -bunu hemcinsim de yapsa- doğru bulmuyorum. Ki kadın konusu öyle hallere getirilmiş ki, maalesef tek bir noktadan ele alınacak bir husus değil. Daha öncesinde de belirttiğim gibi sosyolojik, kültürel, psikolojik, geleneksel, eğitimsel, çevresel, dini ve daha birçok alt başlığı ile izahı gerekiyor. Şu an bile bu sorunun miligramını bile aktarmış değilim aslında, keşke aktarabilsek ama zamanımız da, yazımsal olarak ifadelerimizde eksik kalacak eminim :) öylesine derin ve geniş bir konu aslında KADIN. Neyse kafamdaki milyon düşünceye daha, artık burada dur diyorum çünkü çok uzun oldu biliyorum kusura bakmayın lütfen, alıntıyı yeni gördüm ve de kadına dair bir şeyler olunca kendimin de dahil olduğu cins olarak bir anda bir şeyler döküldü ister istemez. Umarım kelimelerim ve ifade etmek istediklerim anlaşılır olmuştur. :) Bu arada söylediklerim konusunda eklemeler, çıkarmalar ya da eleştirilerde bulunmak isterseniz her türlü katkınızı beklerim.:)
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Tam okumaya vaktim olmadı, şimdilik birşey yazamıyorum. Akşam inşallah vakit bulduğumda
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.