Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Freud'a göre dürtü ile nesne arasında doğuştan gelen özel bir bağ yoktur, bu bağ ancak öznenin tekrarlayan deneyimleriyle birlikte oluşur oysa Klein'e göre çocuk, bünyesel olarak içgüdü tatminine yönelik nesne ve ilişki arayışıyla donatılmıştır; başlangıçtan gerçekliğe dönüktür ve onu bekleyen anneden bihaber değildir. Freud içe yansıtma mekanizmasını, nesne kaybı karşısındaki bir savunma olarak düşünmüşken Klein'e göre bu mekanizma çok daha temel bir kaygıya karşı çalışır: korkutucu iç dünya karşısındaki kaygıya, yani çocuk içindeki zulmedici kötülüğe, dışarıdaki iyi ile karşı koymaya çalıştığı için içe yansıtma yapar. Yine Freud'a göre kaybedilen nesnenin getirdiği eleme ve dış dünyanın hayal kırıklıklarını telafi etmek için fantazi faaliyeti baş gösterir, oysa Klein'e göre fantazi, içgüdüsel işlevselleğin bir ifadesi olduğu gibi yine içgüdüsel işleyişin yarattığı kaygıya karşı bir savunmadır. Çocuk başlangıçta dış dünyayı tamamen iyi ve tamamen kötü olarak kutuplaştırır, henüz bütünleştirme ve sentez kabiliyetinden yoksun olan yavru annenin iyi ve kötü davranışlarını yalnızca o annede toplayamaz. Bu bölme(splitting) ve yansıtmalı özdeşleşme(projective identification) mekanizmalarına, nesne ekolünden, günümüz psikanalizinin önemli isimlerinden biri olan Kernberg'in Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm kitabını incelerken değinmiştim. [#63661650]. Bir kadının kasıklarında zillenmiş, atom bombası düşmüşken ciğerlerine, annenin bacak arasında ağlamaya başlamış yavrunun baskın duygusu hasettir. Haset eksiklik duygusundan kaynaklanır, öyle bir şeydir ki kendini doyuran memenin içini bokla doldurmak ister hasetli bebek. Annenin memesi cennet bahçesine alır yavruyu, ancak haset duyan yavru onu doyuran eli ısırır. "O cennet benim değilse, yalnızca anne getirdiğinde varoluyorsa al o zaman başına çal, annede de olmasın" der. Çocuğun bu ilkel dünyasında henüz yansızlaşmamış dürtüler hüküm sürerken, konumu paranoid-şizoid'dir. Paranoid kaygı ise çocuğun dış dünyaya yansıttığı saldırgan dürtülerden kaynaklanır. Yaşamın ilk 3-4 ayından sonra çocuk iyi ve kötü nesne arasında bütünleştirme sürecini başlatır. Nesne hem iyi hem kötüdür artık bu evrede, Klein'e göre çocuk depresif konumdadır. Çünkü bir önceki evrede çocuk anneye yansıttığı saldırganlıktan ötürü suçluluk duyar. Sevdiğine kötülük yaptığını, haksızlık ettiğini gören özne depresif duygularla dalgalanır, yas döneminden geçer. Tasalanan çocuk bunu onarmaya koyulur ki bu sevgidir; hasetin, nefretin bıraktığı yarayı iyileştirir. Shakespeare'in Juliet'inden bu süreci görelim; Biricik sevgim, biricik nefretimden doğdu. Erken görüp tanıyamadığım, tanımakta geç kaldığım; Tiksinilen bir düşmanı birden sevmemle Harika bir sevgi doğdu böyle. Bu harika sevgiyle bir ahlak gelişir >> (#69666745). Yavru depresif konumda, iyiyi ve kötüyü bütünleştirmeye çalışır. Annenin iç tuttarsızlığı, kompleks aile yapıları ve çocuğun bünyesel yapısı gibi kimi etkiler bu süreci aksatabilir, ki bu durumda şizofreni, sınır durumlar gibi patolojik organizasyonlar ortaya çıkar. Klein'in kliniğinin içeriğini, içe yansıtılmış nesneler, erken dönem fantezisi ve özdeşleşmeler oluşturur. Analiz ortamında da analizanın bu ilk dönem haset duygusunun üstüne eğinilir. Analizan yıkıcı kötülüğüyle tanıştırılır. Zati psikanaliz de daha iyi bir yaşam veya mutluluk gibi saçma sapan vaatlerde bulunmaz. Analiz odasına gelirken kırılmamış kemiklerinizi, odadan çıkarken o etten kemikten çuvalınızın içinde paramparça bulursunuz.
Haset ve Şükran
Haset ve ŞükranMelanie Klein · Metis Yayınları · 2016715 okunma
··
828 görüntüleme
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Teşekkürler bu güzel inceleme için. Yıllar önce okuduğumda çok verimli bir okuma olmamıştı benim için, anlamadığım bolca kısım vardı. Hem alıntılar hem de inceleme ile biraz daha iyi anladığımı düşünüyorum. Yalnız çocuğa atfedilen dili ifade etmenin başka bir yolu yok mu? Yeni doğmuş bebek biraz psikanalist gibi konuşuyor. Bir de uzunca bir süre bebeğin kendisini bir özne değil de, memenin bir uzantısı olarak algıladığını, benlik oluşumunun zamanla geliştiğini okumuştum. Burada bebek doğar doğmaz anne ve kendisi arasına bir ayrım koymuş hatta onun üzerinde yargıda bulunuyor gibi bir sonuç çıkmıyor mu?
Mihriban Karadağoğlu okurunun profil resmi
güzel noktalara dikkat çekmişsin hocam, kesinlikle kendini memeninin uzantısı olarak algılar bebek ilkin, annenin gelip gitmeleri aksayınca, çocuk işlerin ters yürüdüğünü fark ettikçe ancak "aa benden farklı bişiymiş o" der.. Ve sanırım çocuğun içine psikanalistin kaçması bunu ifade edişimle alakalı sadece, çocuğun o halüsinatif düşünüşünü, evrenini ifade etmekten çok uzak bir dil kullandığım.
2 sonraki yanıtı göster
Nehir Nehir okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme yazısı olmuş. Kitabı okuyacagım kesinlikle.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.