Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

621 syf.
9/10 puan verdi
Ayn Rand'ın okuduğum üçüncü kitabı. Kendisinin yazdığı ilk kitap bu. Hayatın Kaynağı ve Ego gibi bunu da okumaktan çok zevk aldım. Yazarın dili pek ağır sayılmaz ve akıcı bir kurguya sahip. Bu kitap yazarın da ömründen kesitler taşıyormuş. Komunist yaşam biçiminin en azından ilk ortaya çıktığı zamanlarına iyi bir eleştiri olarak görebiliriz bu yüzden de. Hikaye Rusya'nın St. Petersburg şehrinde geçiyor. Olay burjuva kızı Kira ve ailesinin Komunist rejimin ilk isyan dönemlerinde doğduğu topraklara dönmesiyle başlıyor. Lenin'in henüz yeni öldüğü dönemdir bu. Hali hazırda kalplerde yaşamaya devam ettiği dönemler. Halk uzun süre, biraz da burjuvanın onları fazlasıyla ezdiğini düşünerek Komunist rejim gelmesini beklemekteymiş. Komunistler gelecek ve her şey çok güzel olacak...(Bilemiyorum Altan :D) Proleterya sınıfı devleti yeni yeni kendi yaşam biçimlerine uygun hale getiriyor. Tabi bunu yaparken kendilerinden öncesininin güçlülerinin boyunlarına basarak ilerliyorlar. Yani eskinin muktedirleri aciz hale gelmiştir artık. Ama bu demek olmuyor ki burjuva dışında yaşam şartları iyi. Hayır değil. İnsanlar günün çok büyük bir kesimini çalışmaya, ondan arta kalan kısmını ekmek, yağ kuyruklarında geçiriyor. Tabi bunu herkes de yapamıyor, karnesi olan kişiler bu ayrıcalığa(!) sahip. Buradan da kalan zamanı insanlar sosyalleşmeye, tiyatro gösterilerine, müzik şenliklerinde geçirmeye ayırıyorlar. Ama her gittikleri yerde Komunist rejimin soğuk nefesi enselerindedir. Her aktivite ve içeriği rejim tarafından belirlenmiştir. Çok sık söylenen bir laf var: "Size seçenekler sunulması sizi özgür yapmaz." Bu durum biraz onu anlatıyor. Özgürlüğü getirmek isteyen, bunun için ölüp öldüren insanlar her yönetim gibi bir süre sonra getirdikleri özgürlükleri kendilerince evirmeye başlarlar ve meydanlara çıkıp "YAŞASIN PROLETERLER! BİZİMLE OLMAYAN BİZE KARŞIDIR." diye bağırırlar. Toplum onlara sıkı sıkıya bağlıdır ve tabii birbirlerine de."Yoldaş" kelimesi sürekli kullanılır. Sana silahını doğrultan askerle; köşe başındaki teyze ile, manav önünde sıra beklerken senin hakkını gasp eden de yoldaşın sayılır. Kira bu hikayede buna karşı çıkan kişidir. Sırf aynı toplumda yaşıyoruz diye tanımadığım, yaşayışlarını benimsemediğim kişilerle bir bağım olamaz demektedir. Ego ve Hayatın Kaynağı kitabında da bu durum görülür. "Kime borçluyum? Yan tarafta oturan komşuna mı yoksa köşedeki askere mi? Ya da kooperatifteki katibe mi? Yoksa, kooperatifin önündeki kuyruğa girmiş, ba­şında eski bir kadın şapkası, kolunda sepeti olan ihtiyar adama mı?" "Kira, toplum bu kadar değil ki." "Arka arkaya bir sürü sıfır yazabilirsin. Fakat bu yine de bir şey ifade etmez." Ayn Rand zaten felsefesini bu çerçevede şekillendirerek "Bu kitap devlete karşı bireyin romanıdır. Konusu hayatın kutsallığıdır" diyor. Bu cümle bana Hayatın Kaynağı kitabında geçen #68384453 cümleri hatırlatıyor. Kira da böyledir. Bu yüzden de mühendis olmak için fakülteye girer ama onu orada yine burjuva kızı olması hasebiyle yine sıkıntılar bekliyordur. Kira, türünün kendine has örneklerindendir. Pek duygusal değildir mesela. Doğa, Tanrı, güzellik gibi kavramlar onda, normal insanlardan çok farklı şeyler ifade eder. Örneğin Kira da #68953788 Roark gibi bakar doğaya. Kira'nın garip dünyasını tanımak için şuraya da bakabilirsiniz: #68294832 Kitabın içinde olmazsa olmaz olarak iyi bir aşk hikayesi de yer alıyor. Biraz siyaset biraz tarih biraz intikam biraz ihtiras biraz hikaye üzerinde uygulamalı kişisel gelişim öğretileri biraz yaşam koçluğu da var. Aşure çorbası gibi kitap daha ne olsun :D Ayn Rand'ın zevk alarak okunma garantili üçüncü kitabı bu. Ayn Rand hem objektivizm hem de kendisine göre bir kapitalist anlayışı geliştirmiştir. Kendisine yöneltilen eleştiriler de var bu sebeple. O da bu kendi açısından kapitalizm'e bakış açısını anlattığı bir kitap yazmış ama okumadım. Objektivizm'e geri dönecek olursak ise; Ayn Rand üretmeden tüketen insanları, kendiliğini oluşturma girişiminde bulunmamış insanları bir nevi parazit olarak görür. Ona göre "milyonlar dediğin insanların kasvetli ruhları buruşup kokmuş. Onların kendilerine özgü düşünceleri yok. Kendilerine ait düşleri de olamaz. Onlar yemek yer, uyur ve başkalarının kafalarına soktuğu kelimeleri geve­leyip dururlar." Ama yine aynı toplumun bağrından çıkmış gelmiş ve kendi yaratıcılığını oluşturmuş seçkin insanlar da vardır. İşte bu seçkinler toplumun parazitleri tarafından her dönemde sindirilmiştir. Hayatın Kaynağı'nda da bundan bahsediyordu. Ama ikisi arasında bir seçim yapılsa Hayatın Kaynağı' nı tercih edecektir herkes. Çok daha vurucu bir hikayesi vardı onun. Ayn Rand'ın bakış açısına göre işte bu sebeple en büyük günah olarak Atlas Silkindi'de de şu cümleler yer alıyor: "Bilinci bilerek askıya alma, düşünmeyi reddetme...Körlük değil, ama görmeyi reddetme;cahillik değil, ama bilmeyi reddetme..." Sırada bu kitabı var ve bayağı uzun görünüyor. Onu da en yakın zamanda okumak istiyorum. Yaşamak İstiyorum'un pdf'si var. Okumak isteyen ulaşabilir.
Yaşamak İstiyorum
Yaşamak İstiyorumAyn Rand · Plato Film Yayınları · 2010521 okunma
··
1.449 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.