Gönderi

266 syf.
·
Puan vermedi
Distopya mı ütopya mı karar verebilmiş değilim. "Kendi distopyasını yaratan ütopya" diye bir yorum gördüm, galiba en doğrusu bu olur. Çünkü gerçekten söylendiği gibi diğer distopyalardan ayıran en önemli özelliği de bu; "Hangisini seçerdik" diye sordurabiliyor bize. Yazarın ön sözde dediği gibi delilik ve cinnet arasında bir seçim yapmaya zorlanıyoruz kitabı okurken. Uygar olarak adlandırılan insanların karşısında sadece "vahşi" Kızılderililerin olması da çok tuhaf. Üstelik uygarlığı distopya olarak kabul edersek vahşilerin yaşantısı da bundan kaçıp sığınılabilecek iyi bir alternatif değil. İki toplum da eleştirilmiş, ikisi de övülmüş. Üçüncü ve makul bir seçenek yok. 1984 ile karşılaştırmak da ne kadar doğru olur emin değilim. Çünkü 1984 çok net bir şekilde distopya benim için. Cesur Yeni Dünya'da 1984'ün aksine iktidarın istediği hayatı yaşamaktan memnunlar. Bunu baskı, zorlama, sürekli olan gözetleme ya da işkence sebebiyle yapmıyorlar. Tercih şansları yok belki ama başka bir ihtimalin varlığı zaten dna'larında yok. Embriyo oldukları dönemden itibaren her şey kendilerine kodlanmış. Her şey koşullamayla yapılıyor. Dolayısıyla bilişsel süreçleri hesaba katmadıklarından, kontrol doğumdan önce başlamış olsa da "düzen bozucular" çıkıyor. Onlar da 1984'teki gibi sert bir tepkiyle karşılaşmıyor. En uç aşamada kendileri gibi olanların yaşadığı adalara tayinleri çıkarılıyor o kadar. Gelecek öngörüsü açısındansa ikisinin karışımını yaşıyoruz bence şu an. "Değer ve inançlardan yoksun insanların izole yaşantısı" gibi yorumlar yapıldığına şahit oldum kitapla ilgili. Ben buna katılmıyorum. "Kendin gibi olmayanları ahlaksızlıkla suçlayıp yalıtılmışlığa zorlamadan önce yaşadığı şartları göz önünde bulundur" gibi bir anlam da çıkıyor ortaya. Karakterleri tek tek ele alınca her birinin embriyo oldukları andan itibaren sahip olduğu değerleri, inançları ve kültürel temelli doğruları var ve gördük ki toplumsal boyutta da değişiyor bazı değerler. Sıkıntı kısmen Bernard hariç hepsinin bu doğrularını aşırı uçlarda yaşıyor ve savunuyor oluşları. Bunun en net göstergesi de galiba Lenina ve John arasında yaşananlardı. Açıkçası hikayesi, anlatımı ve bazı detayları okurken beni biraz sıktı. Ön sözde yazar kendisi de edebi açıdan kusurlu olduğunu kabul ediyor zaten. Özelikle son kısımda Mustafa Mond ve Vahşi arasındaki konuşma, Vahşi'nin gelişiminde o konuşmayı yapabilecek hiçbir alt yapısı olmadığı ve finalde de bunu kanıtladığı için kelimenin tam anlamıyla gülünçtü. Kitap bu kadar övgüyü hak ediyor mu emin değilim ama yine de güzel bir toplum eleştirisi olduğunu düşünüyorum. Bir de en baştaki bölümlerden birisinde iç içe geçmiş farklı mekanlardaki farklı kişilerin diyalogları var, cümlenin devamında diğer diyaloğa geçiyor. Okumayı zorlaştırdığını söyleyenler oluyor ama ben o kısmı çok beğendim.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,7bin okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.