Bir keresinde Cüneyt Arkın bir televizyon programına çıkmıştı ve programın seyircilerinden birisi Arkın’a “Neden Yeşilçam sineması fakir oğlan- zengin kız hikayelerine takıldı, oysa dünya sineması daha geniş çerçevelere sahip?” diye sorduğunda, Cüneyt Arkın, o dönemde sinemanın popüler filmi olan Titanik’ten örnek vererek, “Neden ki, hala dünya