Açıkçası ne yazsam bilmiyorum . Keşke savaşlar olmasa, keşke çocuklar ölmese. Kitabın kapağını kapattığım an boğazımda o düğümü hissetim ve bir kaç dakika olduğum yerde kaldım .
13 yaşında yazmaya başladığı 2 senelik bir günlük ve 15 yaşına geldiği son sayfalarında yazdıkları ise muazzam. Günlük ilerledikçe Anne’nin nasıl olgunlaştığı , nasıl büyüdüğü o kadar belli oluyor ki. Her daim kendini geliştirmek isteyen birini görüyoruz .Yaşasa hayallerinde ki gibi güzel bir yazar olurdu eminim .
Dönemin koşulları gerçekten zor ve insanlık dışı. Dört duvar arasında geçirdiği 2 sene , her gün ölümle yüzleşme korkusu... ve asla kaybetmediği umudu, bir çocuk bunları yaşamamalı.
Kitabı okuduktan sonra , belki bir nebze olsun 4 Ağustos 1944 sabahı o askerlerin ellerinde silahlarla ,Anne ve sevdiklerinin önünde dikildiği an hissettiklerini hissedebilirsiniz.
ve Anne senin hatıra defterini okumuş biri olarak kalbime nasıl değdin , sana nasıl hayran kaldım bir bilsen...keşke bunları yaşamak zorunda kalmasaydın.