Yazayım... Yazacağım...Birazdan yazarım acelesi mi var.Kafamda ki plan bitsin yazarım.Kitapla birlikte benim içimdeki Oblomovluk su yüzüne çıktı.
Altı yüz sayfalık kitabın yaklaşık iki yüz sayfasını sırtında meşhur hırkası, bazen biri farkı biri farklı çoraplarıyla yatağında uzanarak geçiren Oblomov.
Etrafındakilerin yiyip içip,uyuduğunu sansalarda düşündüğünü, plânlar yaptığını söyleyen kahramanımız .Bu planlar bi bitse harekete geçecek ama bir türlü bitmeyen planlar .Acele etmeye de gerek yok...
Rus derebeylik sınıfının bir çocuğu olan Oblomov.Çocukluğundan itibaren onun işlerini giyinmesini bile başkalarının yapmasına alışarak büyümüştür.Değişen dünyada köylülerin hazırladığı ekmeği yemek için büyütülmüş Oblomov, kendi ekmeğini kendi kazanan insanlar arasına girince, bu şartlara uyum sağlayamamış nasıl davranacağını bilememiş aslında sahteliklere uyup rol yapamadığı içinde daha çok iç dünyasına çekilmiş ve toplum dışı bir insan olmuştur.
En yakın arkadaşı Ştolts ise Alman disiplini ile yetişmiş, tam bir disiplin ve çalışma enerjisi ile dolu biridir.Bu iki zıt karakter çocukluktan ölüme kadar güçlü bir dostluk kurmayı başarmışlardır.
Oblomov'u içine düştüğü miskinlikten bir sürede olsa çıkarıp canlandıran"Sende taşkın bir yaşama isteği var." dediği aşkın temsili Olga...
Ve tabi unutulmaması gerken çocukluğundan beri yanında olan ellerin de büyüdüğü çalışanı şahsına münhasır Zahar...
Başlıca bu dört kahramanımızın etrafında geçen yalnızlaşmanın, dostluğun,aşkın,insan ilişkilerinin ,doğu ve batı değerlerinin karşılaştırıldığı çok keyifli bir roman .
Okumadıysanız mutlaka okuyun derim:))