Oblomovluk, bir asosyallik değil, antisosyallik, tembellik değil şuurlu atalet, agorafobi değil, bir varoluş trajedisidir. İnsanlara, topluma ve dünyaya duyulan bir nefretin değil, tanrıya ve kadere sitemin ifadesidir. Oblomov, uyuşukluk değil, belki fazla uyanıklığın; hayata yukardan bakmanın, bütün sonuçları görerek "son"ları karşılamak istememenin yıkılmışlığıdır. Yalnızlık, "sigara külü kadar yanlızlık"tır.. İçe dönmek, kendinden ibaret bir dünya kurarak yaşama havlu atmaktır. "Gölge etmeyin başka ihsan istemem demektir". Ölümü, "yaşayan ölü" haline dönüşerek yenmek, hayat kıvılcımlarını yok ederek ölümün işlevini elinden almaktır.