Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

632 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
THE SLEEPING DEAD
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
''Alıntılarla Yaşıyorum'' okuma grubunda bu ay Oblomov kitabını okuduk. Grubu herkese tavsiye ederim, yeni katıldım, gayet güzel. Kitap alegorilerle dolu, derin bir kitap. Bu alegorileri ve göndermeleri incelemede vereceğim: Uzanmak İlya İlyiç için ne hastalarda ya da uykusu gelmiş insanlarda olduğu gibi bir zaruret, ne yorgun bir kimsedeki gibi geçici bir ihtiyaç, ne de uyuşuk bir insandaki gibi bir zevkti; bu onun tabii hali idi. (s. 6) Oblomov, habire uzanıp, uyuyan, başka da bir şey yapmayan biri. Onun ihtiyaçlarını hizmetçisi Zahar sağlıyor, ona yardım ediyor, yedirip, içiriyor. O sadece uyuyor. Böyle olunca da insanın şunu diyesi geliyor: ''Neye yararsın bilmem? İnsan değilsin sen: Pelte gibi bir şeysin.'' (s. 58) Oblomov, yeni yaşamını yadırgamış, ona uyamamıştır ve geldiği o sönmüş, cılızlaşmış dünya ile yeni dünya arasında sıkışıp kalmıştır. Gün geçtikçe yaşamla arası açılmış, sonunda toplum dışı bir insan, ''kendini taşıyamayan bir yük'' olmuştur. Fakat Oblomov'un böyle olması, varoluşunu sorgulamaması aileden kaynaklı bir şey. Ailesi zengin, rahat bir aile. Babası da annesi de ortalıkta boş boş geziniyorlar, hiçbir iş yokken kendilerine iş çıkarmaya çalışıyorlar. Ne dert var ne tasa! Düşünmek yok, bir şey yok. Oblomovka'da tembellik, uyku düşkünlüğü ve cehalet tüm insanları esir almıştır. Burada herhangi bir yaşam belirtisi yoktur, ''her şey saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen sakin bir ölüm vadeder.'' Böyle olunca da Oblomov'a babasından, annesinden bu rahatlık geçiyor. Hayattaki tek amacı rahatlık oluyor, başka bir şey değil. ''Bir tek solgun, üzgün çehre görmeyeceksin; hiçbir derdin olmayacak, ne Danıştay davaları, ne borsa, ne şirket, ne rapor, ne bakan, ne rütbe, ne terfi... Bütün konuşmalar candan olacak. Evden taşınma derdin olmayacak... Yalnız bu nelere değmez! Bir de buna hayat değil diyorsun.'' (s. 222) Aslında bu kitapta Gonçarov, bize 21. yy. insanını da açıklamıştır. Özellikle bu günlerde evde oturuyoruz, bazen tembel tembel hiçbir şey yapmadan televizyon, telefon karşısında duruyoruz. Zaten bu çağ rahatlık çağı olduğunu için, gelişimimiz ve olgunlaşmamız zorlaşıyor. Dikkat ederseniz, Oblomov'un da olgunlaşması oldukça zor oluyor. Yeri gelmişken, kitaptaki Oblomovka'nın alegorisinin ne olduğunu açıklayalım: ''Oblomovka, yaşayışı, gelenekleri, inanışları, aile kuruluşu, çalışma düzeniyle eski Rusya'dır. Oblomov'un rüyasında gördüğü bu çiftliği anlatırken, Gonçarov, eski Rusya'nın, yeni bir görüşle, destanını yazmıştır. Ama 1850'de Oblomovka o kadar sönmüş, o kadar cılızlaşmıştır ki, Oblomov bile orada barınamamış, Rus şehirlerinde yeni başlayan, fakat Oblomovka'da yetişen bir adamın kavrayamayacağı, benimseyemeyeceği bir hayata doğru sürüklenmiştir. İşte, bu iki dünya arasında açıkta kalan bir insan, Rusya'da o tarihte yaşayan sayısız insanın temsilcisidir. Oblomovka'da köylülerin hazırlayacağı ekmeği yemek için büyütülmüş Oblomov, ekmeğini kendi kazanan insanlar arasında ne yapacağını şaşırır; böyle bir hayat için ta küçükten hazırlanmamış olan iradesi yavaş yavaş söner, hayatla arası her gün biraz daha açılarak, sonunda toplumdışı bir insan, kendini taşıyamayan bir yük olur.'' (Önsöz) Fakat Oblomov da bir işe yaramadığını, yarayamadığını biliyor. Bunun için de üzülüyor. Fakat elinden bir şey gelmiyor, giden gidiyor. Ne yazık ki, hayal dünyasında yaratıcı olan Oblomov, gerçek ile karşılaşınca sarsılır, rahatı kaçar, sıkılır, üzülür... O, yatağa ve rahatlığa mahkûm bir insan oluyor. Tembelliğine kurban gitmiş olan bir ''ikon'' oluyor bizim için. ''Yarım kalmış bir adam olduğunu, ruh güçlerinin gelişmekten kaldığını, hayatına bir ağırlığın çöktüğünü düşündükçe içi parçalanıyordu. Başkalarının zengin, hareketli hayatını kıskanıyor; kendi hayatının yolunu ağır bir kaya parçasıyla tıkanmış, daracık, zavallı bir keçiyolu gibi görüyordu.'' (s. 115) — Hayatından bezmişe benziyorsun, dedi. — Evet, doğru söylüyorsun, bezmişim, Andrey. (s. 208) Bir gün âşık oluyor. Aşk onu kısmen diriltiyor. Geziyor, tozuyor. Aşkını düşünüyor, uyumamaya özen gösteriyor, kul köle oluyor. Zaten bu ''aşkla dirilme'' konusu birçok kitapta belirtilmiştir.
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
'da da vardır,
Martin Eden
Martin Eden
'da da. Bu insanların aşkı yükselme dönemi de yaşamıştır, gerileme dönemi de. ''Oblomov, her sabah uyanır uyanmaz, Olga'nın, elinde bir leylak dalı tutan hayalini karşısında görüyordu. Uykuya dalarken, yürürken, okurken, hep onu düşünüyordu. Gece gündüz hep onunla konuşuyordu. Olga'nın halinde ve tabiatında yaptığı yeni keşifleri İcatlar ve Keşifler Tarihi'ne ilave ediyordu. Ona rastlamak için türlü çareler arıyor, kitap gönderiyor, sürprizler hazırlıyor...'' (s. 291) Aşk ikisini de geliştiriyor, olgunlaştırıyor. Fakat bir gün Olga gerçekleri anlıyor, Oblomov'a söylüyor: ''Seni dirilteceğimi sanmıştım. Benim için hayata bağlanırsın, diyordum. Ama sen çoktan ölmüşsün. Bu kadar aldanacağımı tahmin etmiyordum. Hep umuyor, bekliyordum...'' (s. 462) Fakat Oblomov, çoktan kendi kendinden soyutlaşmış, ''ölmüş'' bir adam. Kendinden vazgeçmiş, pencerenin kenarında uzanıyor, Zahar'a bağırıyor, sadece işlevsizliğini düşünüyor... ''— Niçin her şey böyle berbat oldu? Sana kim beddua etti İlya? Ne günah işledin? İyi yüreklisin; zekisin; duygulusun, soylusun. Ama gene de eriyip gidiyorsun. Seni için için yiyen nedir? Bu hastalığın bir adı yok mu? Oblomov zor işitilir bir sesle: — Var, dedi. Olga yaş dolu gözleriyle sorar gibi baktı. Oblomov: — Oblomovluk, diye mırıldandı.'' (s.466) Gerçekten de acı, insanı en fazla geliştiren, olgunlaştıran şeylerdendir. Dostoyesvki diyor ya Suç ve Ceza'da: ''Acı, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman gereklidir.'' diye. İşte Olga'da aşk acısı ile olgunlaşıyor, aşk acısı ile büyüyor. — Ne kadar büyümüşsünüz, Olga Sergeyevna! dedi. Olgunlaşmışsınız. Sizi tanıyamıyorum. (s. 506) Bu tür bir anda ''olgunlaşmalar'' yazarlara göre hep kadınlarda olur. Çünkü kadınlar acıyı daha yoğun, daha derinden yaşarlar. Erkekler ise daha vurdumduymazdırlar. Aynı şeyi
Sefiller (Kutulu 2 Cilt Takım)
Sefiller (Kutulu 2 Cilt Takım)
kitabında ''Cosette'' karakterinde de görebiliriz. O karakter de acılarla yoğrulmuş bir karakterdir, o da bir kadındır ve bir anda olgunlaşır. Sonradan Stoltz Olga'yı kendine alıyor, benimsiyor. Aslında, Ştoltz'un Oblomov'a yaptığı şeyin iyi mi kötü mü olduğu, Brutus'ün ihaneti kadar tartışılacak bir konu. Dante olsaydı, eminim onu da şeytana sonsuza dek yem ettirirdi. -Brutus gibi- ''Gonçarov, Ştoltz-Oblomov karşıtlığında eski ve yeni Rusya'yı, Doğu'yla Batı'yı karşı karşıya koymuştur.'' (Önsöz) ''Zenginleşen, büyük bir işadamı olan Ştoltz, Dostoyevski'nin, hele Tolstoy'un nefret ettiği insanlardan biridir.'' (Önsöz) Ayrıca Ştoltz, Olga'nın neden Oblomov'u sevdiğini de açıklıyor: — Onda sevdiğin şey zekâdan daha değerli bir şeydi; onun dürüstlüğünü, vefalı yüreğini sevdin. Saf altın gibi taşıdığı bu değer onun doğuşunda vardı, hayat o yanını hiç değiştirmedi. Birçok zorlukla karşılaştı, donuklaştı, uyuştu, neşesi, zevki bozuldu, yaşama gücünü yitirdi. Ama yüreği hiç bir sahteliğe düşmedi, lekesiz kaldı. En çekici kötülük onu ayartamaz, hiçbir güç onu doğru yoldan çıkaramaz. Bütün kötülükler etrafını alsa, dünyanın altı üstüne gelse Oblomov kötülüğün ardından gitmez, her şeye rağmen temiz, dürüst ve iyi kalır... (s. 588-589) ''Bazen aklıma şu saçma düşünce geliyor: Artık daha ne olabilir? Bu mutluluk... bütün bu hayat nedir? Sevinçler, kederler... tabiat...'' (s.579) Aslında Olga'nın söylediği bu söz, çok önemli bir söz. Hedonizmi taşlayan, onun gereksizliğini açıklayan bir söz. Sadece zevk ve safahat içinde olursak, mutlu olur muyuz? Sorusunu soruyor bize Olga bu alıntı ile dolaylı olarak. Ve bize diyor ki, hayatın gerçeklerini göremeyeceksem, gözümde sadece mutluluk perdesi olacaksa neden yaşıyorum, neden varım? Gerçeklerden kaçarak yaşanır mı? Böylece, hedonizmi de taşlıyor Gonçarov. Gonçarov gerçekten akıllı bir adam. ''Özellikle Oblomov'un Rüyası'nda marazi denebilecek bir incelemeye varan bu ikinci plan tasvirlerinde realist edebiyatın her zaman veremediği doyulmaz tablolar vardır. Geçmiş zamanı, adeta beş duyunun birden yardımıyla dirilten bu 'Rüya'yı Marcel Proust okumuş olsaydı, Gonçarov'u kendine en yakın romancılardan sayabilirdi.'' (Önsöz) Oblomov'u okuduğum süre boyunca aklıma şu alıntı takıldı durdu: ''Bir zafer elde edemez tembeller, ya da şerefli bir başarı, mutlu olamaz hiçbir zaman, çaresiz teslim edenler duygularını, yüzleşmeyen kendi talihiyle yumuşak bir tembelliğe açar kollarını.'' -
Miguel de Cervantes
Miguel de Cervantes
,
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Fakat Lenin diyor ki: "Rusya üç devrim geçirdi, ama gene de Oblomov'lar kaldı; çünkü Oblomov'lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil, işçiler, komünistler arasında da vardır. Toplantılarda, komisyonlarda nasıl çalıştığımıza bakarsanız, eski Oblomov'un içimizde olduğunu görürsünüz. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekecektir." (Önsöz) Faydam dokunduysa ne mutlu bana. Keyifli ve verimli okumalar. KAYNAKÇA VE ÖNERİ MAKALELER: 1- dergipark.org.tr/tr/pub/iulitera... 2- dergipark.org.tr/tr/pub/atb/issu...
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
··
289 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Spoiler içerdiği için incelemeyi sonuna kadar okumadım fakat senin kitapları ilmek ilmek işlediğini çok iyi biliyorum. Henüz lisede olmana rağmen kitapları böyle detaylı değerlendirebiliyor olman ileride seni çok iyi bir okur olarak düşünmeme sebep oluyor. Umarım daha çok kişi seni keşfedip incelemelerini okur. :) Grubumuzla beraber tam gaz gittiğimiz için de gayet mutluyum bu arada, sen de bunu incelemende belirttiğin için teşekkür ederim. Telegram'daki grubumuzda da zaten önümüzdeki günlerde bu konu hakkında ekstra okuma kaynakları paylaşacağım mutlaka. Keyifli okumalar dilerim.
Fëanor okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim okuduğunuz, zaman ayırdığınız için; incelemeye eklemek istediğim birkaç şey daha var. Kitabı okuduktan sonra da tamamını okumanız için burada bekliyor olacağım. Her zaman inceleme, makale okumamız lazım çünkü hiçbir zaman bir kitabı %100 anlayamayız, mutlaka kaçırdığımız yerler olur. İnsanlar incelemelerimde farklı bakış açıları buluyorlar ise ne mutlu bana. :) Grup gerçekten güzel. Özel yayınları izledim ve gerçekten çok beğendim. 27 Eylül'ü iple çekiyorum, dört gözle bekliyorum. Herkese tavsiye ederim, gerek o dönemin ideolojik altyapısı olsun, gerekse yazarın yaşam öyküsü olsun her şeyi açıklıyorsunuz, bunu da çok beğeniyorum. Ki bunlar da kitabı okurken farklı bakış açılarıyla bakmamıza yardımcı oluyor, çok önemli şeyler gerçekten. Tekrardan teşekkür ediyorum. :)
Betül okurunun profil resmi
Üstüne söylenecek tek söz yok. Çok başarılı, elinize sağlık:))
Fëanor okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum zaman ayırıp, okuduğunuz için. Faydam dokunduysa ne mutlu bana. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.