Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

236 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
(Hiçbir spoiler yoktur; gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz) Edebiyat ile ezelden beri bir savaş halindeydim ben. Yalan yok ya okumayı da pek sevdiğim söylenemezdi. Kitaplara karşı olan tavrımdaki değişimi de üniversite yıllarında eserlerini okuyarak kalemini tanıma fırsatı bulduğum Woolf’a borçluyum. Bana sorarsanız yaşadığı dönemdeki kadın yazarların sesi aslında Virginia Woolf. Benim için sadece bir yazar değil aynı zamanda verdiği savaş açısından örnek alınabilecek bir rol model kendisi. O dönemlerde kadın yazarlar kalemlerini oynatmaya korkarlarken ve çoğu eserlerini anonim olarak yayınlarlarken, Woolf olağanüstü bir cesaret gösterip dönemin dogmatik kadınlık anlayışının yıkım sürecini başlatan ilk adımı atabilmiş (Cesaret kelimesini özellikle seçtim çünkü o dönemlerde kadınlar sadece ev işleri ile ilgilenen ve çocuklara bakıp erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını karşılayan birer araç muamelesi görürlermiş ve öyle bir ortamda bu geleneksel rolleri reddetmek de imkansız bir durum olarak görülürmüş). Bunun ardından da altında 'Virginia Woolf' imzası bulunan her eser bir farklılığı beraberinde getirmiş ve dönemin okurlarını kendi güvenli bölgelerinden alıp bambaşka diyarlara bırakmış (Bahsettiğim bu adım ve kadınların o zamanlarda toplumda nasıl yer aldığı hakkında daha fazla kaynak incelemek isteyen arkadaşlarım bana ulaşabilirler). Jacob’ın odası da her satırında Woolf’un cesur kaleminin açıkça hissedildiği ve var olan edebi geleneklerin birer birer yıkıldığı bir eser. En basit hali ile bu kitabın ardındaki amaçlardan birisi de düz yazı ile şiir arasındaki farkı kapatmak olmuş ki 1900'lü yıllarda böylesi bir hamle uçurumdan atlamaktan farksızdı. Bu odanın detaylarında kaybolmak isteyen arkadaşlarıma şimdiden minik mi minik bir uyarıda bulunayım: bu kitap pek de kolay bir lokma değil. Nedenine gelecek olursak, ‘Jacob’ın Odası’ alışıla gelmiş romanlarda tanık olduğumuz türden bir olay örgüsü üzerine kurgulanmamıştır. Literatürde bu yazım şekline bilinç akışı adı verilir ve bu çizgide olan eserlerde olay örgüsü hiçbir zaman tek bir kahramanın gözlerinden anlatılmaz. Her bölümde bambaşka bir zihne misafir olur; esas oğlanımız Jacob Flanders’ı farklı gözlükler ile izlersiniz. Buna ek olarak da söylemeden edemeyeceğim bir gerçek de şudur: Jacob'ın Odası, Woolf'un modernizm ile olan dansının ilk olarak sergilendiği bir mücevherdir. Tüm bu sıra dışılığın yanı sıra kitap hakkında tartışma fırsatı bulduğum okuyucuların büyük bir kısmının hakkında olumlu yorumlarda bulunduğu bir özellik var ki o da Jacob’ın odasına her misafir olduklarında farklı bir tat almış olmalarıdır. Ben de yıllardır her okuduğumda bambaşka bir aroma alırım bu eserden. Dilerim okuyacak arkadaşlar da beğenirler ve kitaplıklarında Jacob’a da bir yer ayırırlar. Umarım bu incelememden memnuniyet duyarsınız ve sizlere Jacob’ın Odası’nı okumanız konusunda biraz da olsa motivasyon kaynağı olabilirim. Her türlü sorunuz ve kitap tavsiyesi için iletişime geçmekten tereddüt etmeyin lütfen. Sağlıcakla kalın; nice bol kitaplı günlere… Gece Yolcusu
Jacob'ın Odası
Jacob'ın OdasıVirginia Woolf · İthaki Yayınları · 2020392 okunma
·
351 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.