Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

504 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
  Efenim merhabalar. Dinler tarihine hoşgeldiniz. İlk öncelikle yazardan bahsetmek istiyorum az biraz. Sevgili yazarımızın bu kitabını okurken oldukça keyif aldığımı belirtmek istiyorm. Bir yazar bu kadar bilgiyi bulup, toplayıp hazırlaması net olarak ifade etmek gerekirse taktire şayan. Eser olabildiği kadar didaktik bir şekilde ele alınmış. Okurken bu kadar bilgiyi ben nasıl hafızamda bulunduracam gibi bir düşünceye siz de kapılabilirsiniz. Nitekim bilgiler o kadar çok ki hangi birine yetiseceginizi, not alacağınızı şaşıracsksiniz diye düşünüyorum. Aynen bende olduğu gibi. Kitabın anlaşılması açısından ön hazırlık sanırım az biraz şart. Yüzlerce kavram karşısında odaklanmak zor kanaatimce. Evrenin oluşumu ve yasaları ilk çağlardan itibaren insan merakının konusu olmuştur. Kozmogoni alaninda çeşitli fikirler ele alınmıştır. Bunların bazıları bilimsel temelli olup bazıları ise sevgi, korku, inanç temelli olarak günümüze gelmiştir. Eserde kozmogoni hakkındaki düşünceler arasına baktığımızda daha çok sevgi, korku ve inançtan söz edebiliriz diye düşünüyorum. İnsanlar her zaman evreni bilimsel temelli anlayamamıştir kanısındayim. Pek tabi olarak bilim her yerde hüküm surmemistir ki günümüzde dahi bilim şeyleri fenomenleri açıklamakta baya zorlanmaktadir. Bundan ötürüdur ki antikite bireyi evreni anlamlandiriken daha çok korkuya sevgiye ve inanca başvurmuştur. Yıldırımlar karşısında korkan kişi yıldırimi ilah olarak görebilmis ya da yıldırimi tanrısal bir nitelik olarak algılama arayışına girmiştir. Dikkatimizi çekecek olan unsurlardan biri de sanırım bu. Yani sorulmasi gereken sorulardan biri de şu olmalı bence. Niye insan bir inanca gereksinim duysun ki... Saf yalnızlıktan mi, korkudan mi, anlam arayışından mi, yoksa başka başka şeyler mi etkili.. Ya da bambaşka bambaşka şeyler.. İnsanlar hep bağlanmak duygusunu barindirmis ve anlamlandirma çabası içinde bulunmuştur yazara göre. Bilinmeyeni anlamlandiramayani kendi bilgisi ve duyguları ölçüsünde değerlendirmistir. Bu yaparken bazen yaratmıştır da ayni zamanda. İhtiyaçlarını giderecek şeyi yaratma. Elbette ki tanrısallik bunlardan biri olmuştur. Mitolojik ögeler simgesel ifadeler semboller. Yazar tüm bunları hiyerofani kavramı ile ele almıştır. İster yaratim süreci olsun ister inanç bazlı olsun her devirde hiyerofaniler karşımıza çıkmaktadır. Çünkü ortada belirli bir Tanrı yok. Tanrıyı açıklama anlatama çabası hiyerofaniler aracılığıyla günümüze kadar gelmiş ve günümüzde de devam etmektedir. Bazıları Tanrı yi ev etkisini yıldırımlarla açıklamıştir. Bazıları doğayla. Bazıları ağaçla. Bazıları taşla suyla sembolle vs vs. İslam inancına baktığımız zaman Kabe ve Hacerul esvet taşı hiyerofani olarak ele alınabilir. Yahudilerde ağlama duvarı. Hıristiyanlarda beytlehim.. Pek tabi bunlar bilindik semavi dinler. Lakin buna benzer on binlerce örnek vardır. Keza hindistan topraklarındaki inanışların hiyerofanilerine baktığımızda söyle bir derin nefes alma ihtiyacı duyuyor insan. Ve bu hiyerofaniler bir çok yeri kültürü etkilemiş gibi görünuyor. Siz değerli kitabı okuyacak olan arkadaşlar bu hiyerofanilerin bizlerde de olduğunu göreceksiniz.. Way beee demek bu uygulama teee antikite döneminden kalma diyeceksiniz. A bu ziyaretler türbeler ağaçlara ip baglamalar vs vs. Uğur getirdiğine inandığımız taşlar kolyeler eşyalar vs vs.. Antikite döneminden bu yana insanlar hep güçlüye bağlanmak istemiştir ya da büyütmüştur. Yenilenen simgeseller de ayrı bi boyut. Tanrının ya da Tanrısalligi boğa motifi ile sembolize etmek. Bu erkekçe bisey. Boğa güçlüdür.. Ve döller. Kutsaldır ve zaptedilemezdir. Ama boğa da belli bir süre yetmeyince daha farklı imgeler ya da arayışlar olmuştur. Maddesel olmayan. Ya da efsane büyüklükte büyük maddesel boyutta olup da ulaşılamayan. Kavranması güç imgeler semboller vs vs. Güneş gibi ay gibi. Gilgames destanında boğa figürunun yerine güneş ay yer altı tanrısı gbi inançlar tezahür etmeye başlamıştır mesela. Güneş ve ay da zamanla battigindan dolayı olsa gerek insanlar bu sefer de daha soyut tanrılar dusunmuslerdir. Enlil gibi ya da tanrılar tanrısı marduk gibi. Bunlar Mezopotamya da oluşan şeyler. Elbette ki dünyanın farklı kültürlerinde çok farklı şeyler var. Veda metinlerinde başka tanrılar. Yunan kültüründe Zeus beyefendi gibi.. Sadece tazurleri farklı. Elbette ki insanlar kendi ilahlarini (yaratmis oldukları ve ya önceden hep var olduklarını kabul ettiklerini) başka insanlara da anlatmak ister.. Benimsetmek isterler. Benim inanışim/ilahim daha doğrudur daha güzeldir mevzusu gibi. Bunu yaparlarken bazen kanıtlama ihtiyacı duymuslardir. Gunes diğer yıldızlar karşısında daha büyük daha ihtişamlı gibi. Ay kendisini yeniliyor gibi. Toprağa baksana sabanla karnını desiyoruz mahvediyoruz buna rağmen yorulmak nedir bilmiyor ürün veriyor gibi.. Bu gibi ifadeleri sevgili yazarımız teofani kavramıyla ele almıştır. Teofani tanrının görünmesi ya da idraki anlamına gelir. Misal hz Musa olayında sına dağı. Tanrı bizzat kendini göstermemiştir ama etkisini dağı eritmekle göstermiştir. İşte! Yehova o kadar büyük ki dağı bile eritiyor görüntüsü vs vs gibi. Çok karışık ya bazı şeyleri açıklamak. O yüzden gibi gibi diyorum affınıza sığınaraktan :) Çok daha fazla uzatamayacam doğrusu. Bazı gelenek ve göreneklerimizin ardında ciddi anlamda eski inanışların olduğu bariz bir durum. Sadece biz farkında değiliz. Eser konuyla ilgilenenler için müthiş bir eser olmuş. Didaktik düzeyi hat safhada. Az biraz sıkıcı gelebilir. Okurken not almak sizleri yorabilir. Bellekte tutmak çok daha zor. O yüzden zor olsa bile not alarak okumanızi tavsiye ederim. Anlatımı açık ve anlaşılır düzeyde. İleri düzey bir literatür taraması olmuş aynı zamanda. Kaynakçadan siz de anlayacaksınız ve taktir edeceksiniz kanaatindeyim. İyi dinler, iyi okumalar Esenlikle...
Dinler Tarihine Giriş
Dinler Tarihine GirişMircea Eliade · Alfa Yayınları · 2018324 okunma
··
1.623 görüntüleme
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Güzel, detaylı bir inceleme ama imla kurallarına uymamanız üzücü.
Çekiçli feylesof okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam. Imla kurallarina uymayı bi türlü huy edinemedim malesef
Süleyman Sina Çelik okurunun profil resmi
Kitapta yazar kendi fikirlerini aşılamaya çalışmıyor değil mi? Yani tarafsız yazılmış mı? Okumayı planlıyorum da cevaplarsanız sevinirim :)
Çekiçli feylesof okurunun profil resmi
Rahatlıkla okuyabilirsiniz. Oldukça bilimsel yaklaşmış. Kişisel görüş yok denecek düzeydeydi
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.