Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kimliğini başörtüsü olarak taşıyan hanım, örtmenin işin bittiği nokta olarak değil başladığı nokta olarak algılamalıdır. Başörtüsünün kimliğinin dışa yansıması olarak anlayan bir kadın sorumluluğunun farkına varır; baş tacı ettiği o bez parçasının aslında ne kadar önemli bir misyon taşıdığının bilincinde olur. O bilinç ona müthiş bir ahlak kazandınır. Yaptığı her yanlış tutumdan kendisinden ziyade kimliğinin zedeleneceğini çok iyi bilir. Toplumumuzda bu bilinç oluşmadığı için başları kapalı ama ahlaklan açık, saçları gizli ama tavrı ve davranışları açık, yığınla kadınlarımız vardır. Örtülü/açık ya da örtülü/çıplak tipler ne yazık ki gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bu hali Hz. Peygamber (sas) şöyle beyan etmektedir: "Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onlan görmedim. Onlardan biri, yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onu insanlara vuranlar. Diğeri ise kasiyâtün åriyâtün/örtülü çıplak kadınlar ki bunlar, Allah'a taatten dışan çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkanrlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu ne kadar uzak mesafeden duyulur."* Aynı şey erkekler için de geçerlidir. Kimliğini sakal, takke, şalvar, tesbih olarak taşıdığını zanneden nice insanlar; sadece bir ambalaj, bir aksesuar ya da bir gösteriş alameti olarak bunları taşırlar. Eğer kimlik, sorumluluk kazandırırsa kimliktir. Yoksa bir malzemedir; ya da, sakal ise kıldır, sarık ve şalvar ise sıradan elbisedir. Onun için kimlik ile yaşantı uyum halinde olmalıdır. *Müslim, Cennet, 53
Sayfa 129
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.