Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı bir okuma grubunun tavsiyesi üzerine aldım. Kitabı gören bir arkadaşımın "çok ilginç kitap, kitap hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum." demesiyle okumasını öne çektim. Evet kitap gerçekten de "değişik" yani alışılagelmiş tarzda bir kurguyla yazılmamış. Baştan başlayalım. Tabi ki buradaki yorumlar "bence" böyle. 1) Kitabın başlarında duvarın arkasında akan ve sesiyle Drogo'yu ve diğerlerini rahatsız eden su sarnıcı, hayatımızda olup bizim müdahale edemediğimiz temsil ediyor. Hayatında seni rahatsız eden şey var ve sen ona ulaşıp o rahatsızlığı gideremediğin için ona alışıyor ve onunla yaşamayı öğreniyorsun. Hayatımızda böyle birçok şey var zaten. Son dönemde yaşadığımız Korona salgını buna somut bir örnek. 2) Sıradan, basit şeyler bizim alışkanlığımız oluyor ve bizi kendine bağlıyor. Drogo bu yüzden gitme fırsatı bulduğunda, yani dört ay sonra kaleden ayrılmıyor. İnsan sıradan şeylere o kadar alışıyor ki bir süre sonra bu alışkanlıkları terk etmekten acı duyar hale geliyor. Birbirinin aynı günler yaşıyor ve zaman hızla akıp gidiyor yine de alışkanlıklarınıza güçlü bir bağlanıyor onlarla yaşamayı kanıksıyor. Birbirinin aynı olan şeyler yaşandığında beynimiz yaşananı, o konuya ait eski şablonun üzerine yerleştiriyor. Onunla ilgili harekete geçmiyor anı biriktirmiyor. Buna örnek "Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk" kitap alıntılarımda var. Burda da kahramanımız yaşadığı sıradanlığı, kanıksıyor, bağlanıyor ve ondan vazgeçmekte zorlanıyor. 3) Umut insanın o olmadan yaşayamayacağı bir şey. "Buna da umut mu beslenir" diye düşündüğünüz şeylere umut besliyor insan ve onunla ayakta duruyor. Bu kitapta da belki asla gerçekleşmeyecek bir umudun peşi sıra yıllar geçiyor. 4) Duygular karmaşası içinde yalnızlığını iliklerine kadar hisseden kahraman, bizi kendi yalnızlıklarımıza götürüyor. Diğerinin gözündeki yerimizi hatırlatır. Kendi "hiç"liğinin farkına varıyor. 5) Hiç zaman geçmedi zannederken aylar, yıllar geçiyor. Yarın gerçekleşecek umuduyla günlere sarılıp yaşamaya devam ediyoruz. Kitabın anlattığı en iyi şey budur bence. Kitabın sıradanlığı ve acaba daha sonra ne olacak duygusuyla kitabın sonuna geliyorsunuz ve karakteri yakasından tutup sarsasınız geliyor. Bu kitap hakkında bir iki yorum okudum. Yaşananları kaderle falan bağdaştıranlar olmuş. Ben buna katılmıyorum. Çünkü adam gitmeye bir kez teşebbüs ediyor, şartların olumsuzluğu karşısında teslim oluyor. Kader hakkında izlediğim bir programda bir bilim adamı, alim sıfatıyla da diyor ki "Kader bir olayın onlarca veya binlerce ihtimalinin her nüveye yerleştirilmesidir. Biz o ihtimallerden birini deneriz o bizim kaderimiz olur. Hangisini denesek o ihtimal gerçekleşir." Bu kitaptaki karakter de bir ihtimal denedi ve teslim oldu. Birisi kitabı nasıl tanımlarsın dese, tarif edemem. Sadece "farklı" diyebilirim. Ancak bu eser çok katmanlı incileme ve irdeleme fırsatı veren bir çalışma. Düşüncelerim etkilenmesin diye bunu yazmadan kitap hakkında yorum okumadım. Kitap hakkında inceleme programına katılacağım bakalım orada ilginç neler çıkacak. Benim göremediğim veya eksik gördüğüm neler var? Evet katıldığım kitap tahlilinden sonra buraya eklemeler yapıyorum. Kitap üzerinde farklı analizler yapıldı ancak bana değişik gelen şey ise kitabın yazıldığı akım. Dino Buzzati, TATAR ÇÖLÜ'nü Büyülü Gerçeklik (Magical Realism) akımıyla yazmıştır. Bu akımın kurucusu Franz Roh'tur. Massimo Bontempelli ise edebiyatın gerçek dünya ile hayali dünyayı birleştirerek yeni bir atmosfer yaratmaya muktedir olduğunu düşünüp bunu edebiyatta uygular. Roland Walter'e göre büyülü gerçekliğin üç şartı olması gerekir. 1) Gerçek olanla gerçekdışı birleşip gerçek olan büyülü bir hale bürünmeli. 2) Büyülü gerçekçilikte, gerçek ve gerçekdışı, alışılmış ve alışılmamış olan bir aradadır. Gerçek ve gerçeküstü birleşirken hem anlatıcı hem karakter bazında uyumlu bir bütün oluşturulmalı. Gerçekdışı olgular gerçek gibi anlatılırken okuyucu tarafından gerçekdışı oldukları algılanmaması sağlanmalı. 3) Olay ve karakterlerin eylemleri anlatılırken yorum ve açıklamalarda bulunulmamalı yoksa okuyucu gerçekdışı olanı sorgulamaya başlar. Tatar Çölü de böyle bir kitap. Bunu ancak kitap analizi yaptıktan sonra anlayabildim. Kitapta zaman ve mekanlar hakkında ve pekçok konu hakkında detaylı bilgi verilmemiştir. Kitap tahlilinden buraya not edebileceğim cümleleri şöyle yazabilirim: *Herkesin gerçek olmayan bir maskesi vardır. *Drogo'nun umduklarının bir ömre heba olması "hiç"lik olmuştur. *Kendi çölünde çırpınmak. *Başarı ve kahramanlık nedir?
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,3bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.