Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

525 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
38 günde okudu
Diyarbakır’lı Ermeni bir kardeşimizin ağzından yaşadığı Gavur Mahallesi’ni ziyaret etmek, evine ve akrabalarına misafir olmak, yoksulluklarını ve bu yoksulluk içindeki mutluluklarını paylaşmak, Diyarbakır lehçesi ile sohbetlerine katılmak, anadilini öğrenebilmek uğruna beş parasız, ailesinden uzakta geçen okul yıllarını dinlemek ister misiniz? “Tespih Taneleri” öyle popüler kitaplar arasında bulabileceğiniz bir kitap değil, Mıgırdiç Margosyan’ın akıcı ve etkileyici kaleminden öz yaşam öyküsünü anlatıyor. Tarih okumayı seven, bu topraklarda yaşananları anlamaya çalışan biri iseniz, Tarih kitaplarında yer alan büyük sözler ve politikalardan ziyade sıradan insanların gözlerinden hayata ve geçmişe bakmak isterseniz bu kitap tam size göre. Mıgırdiç Margosyan’ın okuduğum ilk kitabı “Tespih Taneleri”. Yazarın akıcı yazım diline, bugün ve geçmiş arasında gidip gelen hikayenin şaşırtıcı ölçüde başarılı kurgusuna ve yazarın, yine çok büyük bir başarı ile kaleme aldığı, Diyarbakır lehçesine hayran kaldım. Lehçenin yazım diline bu kadar başarılı aktarımını, belki Kemal Tahir dışında, bugüne değin okuduğumu hatırlamıyorum. “Kafle artığı” babasının ve tanıdıklarının gözünden o uğursuz, düşmanın başına bile gelmeyesi günlerde “Kafle”ye çıkıp tespih taneleri gibi dağılan Ermenilerin yaşadıklarından birkaç hatırayı da, kendi öz yaşam öyküsünün içinde etkileyici ve akıcı bir dille anlatıyor bize Mıgırdiç Margosyan. Kocası bilinmez cephelerden birinde savaşırken emir gelince 5 küçük çocuğu ile Kafle’ye çıkan babaannesinin karmaşada kaybettiği 5 yaşındaki Sarkis’i, yürüyemeyince bir köydekilere emanet ettiği kızı Mirye’si, yürüyüş sırasında açlık ve yorgunluğa dayanamadığı için ölen biri kundakta 2 küçük çocuğu ve yine yürüyüş sırasında kaybolan büyük oğlunun ardından yaşadıkları da, yıllar sonra birbirini bulmak için çaba harcayan, her biri bir başka yana dağılmış, yaşam derdine düşmüş yaşlı Ermeniler de var kitapta. Margosyan’ın derdi eski defterleri açıp karşılıklı tartışmak ya da politik olarak kim haklı, kim haksız hesaplaşmasına girmek değil kesinlikle; basit, düz bir dille sadece yaşananları ve kendine aktarılanları paylaşmak. Yani sadece sıradan insanların gözünden bakabilmek hayata… Şöyle örneğin: “Saro nenem Heredan’daki evlerinde tarhana hazırlayıp dama kuruması için serdikten sonra, aynı gün bahçeden topladığı sebzelerden turşu kurduğu o yıl, hem damdaki tarhana, hem de kilerdeki turşu kurulanıp, ardından da o kara haber köye ulaşmış: “ Ermeniler köylerini boşaltıp Kafle’ye çıkacak!” İşte o yıl köyü boşaltıp “Kafle” yollarında birbirlerini kaybettikten sonra ölen oğullarının ardından kızı Mirye ile oğlu Sarkis’i yıllar sonra bulduğunda, İncil’e el bastırıp, öğüdünü tutacağına dair yeminini alarak, babama iki şey tembih etmiş: “Oğlım, sen sen olasan, Heredan’a bi daha ayağ basmiyasan! Getsen, diyerler ki gelmiş toprağhlarına sehab çığhacağ, seni öldırırler! Bi de, bızım evımıze tarğhana yapmağ, turşi kurmağ oğırsızlığ getıri, bılesız! Evde turşidır, tarğhanadır, yapmiyasız!”
Tespih Taneleri
Tespih TaneleriMıgırdiç Margosyan · Aras Yayıncılık · 2000191 okunma
··
1.262 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.