Haziran’ın ortalarında başlayıp Haziran sonuna doğru da bitirmiş olmamın biraz burukluğuyla Harry Potter serisi kitaplarımın altıncısı da bitmiş bulunuyor. Normalde bu süre zarfında çoktan bitirmiş olurdum ancak bir takım yaşanan talihsizlikler ve sanırım Haziran ayının bana iyi gelmemesi nedeniyle uzun bir zaman dilimine yayılmış oldu kitabı bitirmem.
Serinin bitmesine son bir kitap kalmışken seri hakkındaki düşüncelerimi söylemek istiyorum. Filmlerini defalarca izlemiş biri olarak kitaplarını da hep okumak istedim, bunun benim için en olumsuz tarafı ilk okumaya başladığımda zihnimde canlandırma yaparken filmdeki karakterleri esas almak oldu. Olumsuz taraf diyorum çünkü kitapta geçen bazı karakterlerin fiziki görünüşleri filmdeki karakterlerle birebir örtüşmüyor maalesef. Yine de bu çok ufak bir eksiklik benim için ve seriyi sevmemem için de bir neden asla değil. :)
“Melez Prens” kitabını bazı okuyucuların beğenmediklerini görmüştüm uzun zaman önce ama bana kalırsa tamamlanma ve bitiş arasında önemli bir köprü kuruyor serinin bu kitabı. O yüzden olayların akışı için önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum ve aksine ben çok beğendim. Kilit noktaları olduğunu ve kesinlikle serinin diğer kitaplarından asla ayıramayacağımı düşünüyorum. Belki serideki en favori kitabım olmayabilir ama kesinlikle bütünlük açısından da önemli bir yerde duruyor.
Kitaptaki önemli olan bir kaç olayı ele almam gerekirse:
•İksir dersi için yeni bir öğretmenin(Horace Slughorn) Hogwarts’a gelmesi çünkü Voldemort’a zamanında ders vermiş bir öğretmen.
•Harry’nin İksir dersinde Melez Prens’e ait ders kitabını alması.
•Dumbledore’un Harry’yle zihin yolculukları yapması ve Harry’nin hortkuluklara dair bilgiler edinmesi.
Bu üç olay kitabın ana akışında en önemli olanlar diye düşünüyorum.
Daha önce de söylediğim gibi bir köprü sağladığını düşündüğüm bu kitabı gerçekten beğendim.
Okumamış olanlar ve okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar diliyorum. Umarım beğenirsiniz. :)