Henüz bende olmayan bir kitaptı. Öyle zamansız bir okuma oldu ki. O yüzden bende yeri hep özel kalacak. Normalde şiir kitaplarını kısa sürede bitirmem. Ama kitap bende 1 gün kalacağı için hızlı okumak zorunda kaldım. Öyle olmasa bile kitap zaten bırakmama izin vermedi, öyle bir kitap. Üzerine bir şeyler karalamazsam rahat edemeyeceğim. Şükrü Erbaş benim için özel bir insan, şair, yazar. Kalemini beğendiğim şairlerden biri. Üstelik hayatta olan bir şair. Ve ben, o hayattayken kıymetini bilenlerden olduğum için kendi adıma sevinçliyim. Çünkü geçmiş öyle gösteriyor ki yaşarken el üstünde tutulması gereken yazarlarımızın/şairlerimizin, öldükten sonra değerleri anlaşılıyor maalesef. Otların Uğultusu Altında 4 bölümden oluşuyor: İlk kısım: Otların Uğultusu Altında. Başlıkları sayılardan oluşan şiirler var. Kimi uzun, kimi kısa; tam 87 tane. İkinci kısım: Neşet. Neşet Ertaşʼa yazılmış. Çünkü Şükrü Erbaş Neşet Ertaşʼı inanılmaz çok seviyor. Üçüncü kısım: İnce Memed. Hemen akla geleceği üzere Yaşar Kemal için yazılmış. Dördüncü kısım: Sennur. Şair Sennur Sezen için yazılmış. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümler çok kısa; kitabın çoğunluğunu birinci bölüm oluşturuyor. Otların Uğultusu Altında, 2017-2018 yıllarında, Şükrü Erbaşʼın eşi Hatice Erbaşʼı yani “Ömür Hanım”ı kaybetmesinden sonra yazdığı şiirlerden oluşuyor. Dolayısıyla ölüm, şiirlerinin olmazsa olmaz teması haline geliyor. Neredeyse her şiirinde bunu hissediyorsunuz. Bunun yanında yalnızlık teması da çok fazla işlenmiş. Erbaş, birinci bölümü “Ölüm... kapım ardına kadar açık.” dizesiyle bitiriyor. Bence tüm kitabın özeti bu cümle. Şükrü Erbaş, birçok şiirinde eşinin yokluğunu anlatıyor ve bu cümle sanki ona kavuşacağı günü beklediğini, buna hazır olduğunu ifade ediyor. Otların Uğultusu Altında, en sevdiğim şiir kitaplarının arasına usulca girdi...

Otların Uğultusu AltındaŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20193,987 okunma

·

68 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aslı