Spinoza’ya çok şey mi söyletiliyor? Ama o da okurunu baştan çıkarıyor. Uzlaşmaz sanılan kavramları özdeşleştiriyor, özdeş sanılan kavramları ayırıyor. Yüzlerce yıllık düalizmin kutsal kalesine saldırıp, bedenle ruh ya da zihin aynı şeydir diyor. Nietzsche’nin ümitsiz başkaldırımdan da kaçınıyor.
Ne gülüyor, ne ağlıyor, anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. Reddetmiyor, reçete sunmuyor, geleceğe bel bağlamıyor; özgürlüğün gerçeği görmekten başka
şey olmadığını kanıtlıyor; onu seçmekten başka tabii bir yol olmadığını da...