Puslu Kıtalar Atlası yazar tarafından 1992’de kaleme alınmış ve 1995 yılında ilk defa yayınlanmış. Tarihi-fantastik türündeki bu roman, aynı zamanda yazarın ilk eseri. Kitapta yaşananalar, miladi 1680’li yılların İstanbul’unda geçmektedir. Arap İhsan isimli bir korsanla başlıyor kitap. Galata’ya yanaşan bir korsan gemisinden inmiş ve kulağından tuttuğu Alibaz adlı haylaz bir çocukla ev diye bildiği yere gitmektedir. Alibaz ele avuca sığmayan bir çocuktur, bu nedenle uyusun da zulmünden kurtulalım düşüncesiyle kendisine üç yaşına kadar afyon verilip susturulmaya çalışılmıştır. Afyona karşı kazandığı bağışıklık onu ayaklı bir felaket ve bir uyurgezer yapmıştır. Arap İhsan’a gelince, o da bir külhanbeyidir. Alibaz nasıl uyku nedir bilmiyorsa, Arap İhsan da korku nedir bilmezmiş. Eve gittiğinde kitabın başkahramanı olan yeğeni Uzun İhsan Efendi’yle tanışıyoruz. Uzun İhsan Efendi bir dünya haritası yapmak istiyor ve bunu gezmeden, yerinden kalkmadan gerçekleştirmeyi planlıyor. Keşfedilmemiş yerlere gitmek için uyuyor istihareye yatıp düşlerinde geziyor. Gördüklerini yazarak Puslu Kıtalar Atlası kitabını oluşturuyor, kendisinin düşlerinde yaşadıklarını oğlu Bünyamin'in gerçekten yaşamasını istiyor ve atlası oğluna veriyor. Böylelikle başlıyor olaylar. Kitaba başladığımda anlamını bilmediğim birçok kelime ile karşılaştım. Tarihi bir kitap olduğunu ve bu nedenle sıkılacağımı düşündüm. Ama bunca tarihi olay, bunca insan ve bunca karmaşıklık arasında öylesine güzel bir kurguyla sürdü ki kitap hayran kaldım. Aynı zaman da bilmediğim Osmanlıca kelimelerin anlamlarını araştırıp yeni kelimeler öğrenmiş oldum. İhsan Oktay Anar'ın hayalgücü, olaylari kurgulayışı ve sunuşu, masalsı anlatımı insanı düş ve gerçekler arasinda dolaştırması mükemmeldi. Okumak isteyenlere tavsiye ederim.

Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,5bin okunma

·

9 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şule Yaşe