Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
"Az mısın? Çok musun?"
Kitabın ismini aldığı eşitsizlik teoremine göre; kuvvetli dozda eşitsizlik, üst kesimdekilerin yüksek ücret ve düşük vergiler ile zenginleşmesi, elde biriken sermayenin yatırımda değerlendirilmesi neticesinde pastanın büyümesiyle birlikte toplumun her kesimi için refah getirecektir. Bu teoremin sağlamasını yaptığımızda geçmişten bugüne pastanın sürekli büyüdüğünü gözlemlemekle birlikte, refah için istenilen sonuçlara ulaşıldığını söyleyemiyoruz. Büyüyen pastayla birlikte üst kesimin pastadaki payınında artan oranda büyümesiyle, ortaya çıkan refahın toplumun kalan kesimine yansımadığı görülmektedir. Kitapta da sürekli atıfta bulunulan ve bu konuda önemli bir kaynak kabul edilen Joseph Stiglitz'in
Eşitsizliğin Bedeli
Eşitsizliğin Bedeli
isimli eserinde bu konu kapsamlı bir araştırma ve güncel analizlerle ortaya konulmuştur. Mevcut sistemde insanlar arasındaki eşitsizliğin çeşitli nedenleri vardır. Bunların en önemlilerinden biri fırsat eşitsizliğidir. Fırsat eşitsizliği: insanların içine doğduğu, refah durumuna bağlı çevresel faktörlerdir. Mevcut sistemin en büyük problemlerinden biri insanlar arasındaki fırsat eşitsizliğini görmezden gelip BAŞARI süzgecini bunu soyutlayarak uygulamasıdır. Örneğin Hacı Sabancı ve ben üniversiteye girebilmek için aynı sınava giriyoruz. Stiglitz bu duruma, eserinden bu alıntıda "hay ağzını öpeyim" dedirten nitelikte bir gönderme yapıyor; ##$##gonderiIdler:46775973.$$#$$ Neticede Hacı Sabancı ve ben aynı başarı kıstaslarına göre değerlendiriyoruz; o muhtemelen birkaç dil biliyordur, ben bilmiyorum; o çok iyi okullarda öğrenim görmüştür ben nispeten vasat okullarda eğitimimi tamamladım ve sonuç olarak o Özge Ulusoy'la çıkıyordu ben hiç çıkmadım :) . İşte bunlar hep fırsat eşitsizlği :). Peki Özge'yi benim elimden alabilmesini sağlayan ne? Tabii ki üç kuşaktır süregelen, Hacı Ömer Sabancı ve oğlu Sakıp Sabancı'nın elde ettiği sermaye birikimi. Bu biriken sermaye ona benden daha iyi eğitim, PR ve tüketim imkanı sunduğundan hayatın diğer alanlarında olduğu gibi aşkta da benden daha BAŞARILI olmasını kaçınılmaz kılıyor :). Her ne kadar Hacı Bey'in Özge Hanım'la olan ilişkisi tarihe gömülmüş olsada Özge Hanım'ın sermayenin yanındaki tutarlı duruşunu daha sonraki ilişkilerine de taşımasıyla fırsat eşitsizliği örneklemesi açısından doğru kişi olduğunu görmekteyiz :). Kitaba dönecek olursak fırsat eşitsizliği üzerinde çokca durulmuş ve çokca yerde açıklanmıştır. En çok beğendiklerimden biri şu alıntıdır; #78575620 Fakat benim dikkat çekmek istediğim, bu kitapta değinilmediği için eleştirme gereği hissettiğim ve mevcut eşitsizliği temellendirirken çoğumuzun gözden kaçırdığı, görmezden geldiği veya hak olarak gördüğü bir kavram; EVRİMSEL EŞİTSİZLİK! Yani bir insanın hiçbir çaba sarf etmeden doğuştan elde ettiği tüm yetenekler, güzellik, zeka vb. biçimde çoğaltacağımız nitelikler neticesinde toplum içerisinde diğer insandan daha avantajlı konumlanması. İnsanların fırsat eşitliği sağlansa bile, örneğin yarışa aynı koşullarda başlatabilsek dahi, BAŞARI süzgecinden geçirdiğimizde farklı sonuçlar elde ettiğimizi görürüz. Çünkü çalışarak elde edilemeyecek ŞEYLER vardır. İşte bu ŞEYLERİN insanların refah düzeyine yaptığı etki de mevcut eşitsizliğin en büyük sebeplerinden bir diğeridir. Yani bir doktorla bir garson neden farklı refah seviyelerine sahip olsun? O garsona sorsak doktorun yetenekleriyle dünyaya gelmek istemez miydi? Bir ressam veya bilim adamı neden daha yetenekli ya da zeki olduğu için diğerlerinden daha fazla kazansın? Dolayısıyla soruyu bu şekilde sorduğumuzda evrimsel eşitsizliğin fırsat eşitsizliğiyle birlikte mevcut durumun açıklanmasında en önemli iki ayağı oluşturduğunu görüyoruz. Kitapta bir diğer eleştirdiğim nokta, çözüm önerisi sunmaması. Teşhis kısmen yerinde olsada tedavi için reçete sunulmuyor. Mesela fırsat eşitsizliğini anlık olarak ortadan kaldırıp herkesin gelir düzeyini eşitlediğimizde; insanlar yeteneklerine göre kazanacaklar ve yetenekli olanlar daha fazla kazanıp tekrar sermaye birikimine gidecekler ve bunların çocukları tekrar bu refahtan yararlanıp avantajlı duruma geçecekler. Yani özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldırmadıkça fırsatları uzun vadede eşitemenin herhangi bir yolu yok. Aslında tedavi çok basit. Herkesin yeteneğine göre üretip ihtiyacına göre tükettiği bir sistem. Örneğin çok büyük bir mucit, finansçı veya sanatçı olabilirsiniz ve ürettiğiniz değer yüz bin liralarla ifade ediliyor olabilir ama onu tüketme hakkı hastalığının tedavisi yüz binler tutan bir hastaya aittir. O değeri, üretenin kim olduğuna bakmaksızın tüketme hakkı ihtiyacı olana aittir. İleri bir uygarlığın en önemli betimleniş şekli eşitsizliklerinden sıyrılmış bir toplumdur. Kapitalizmin beşiği Holywood'ta bile bizden ileri bir uygarlık olarak dünya dışı varlıklar kurgulandığında çoğu kez; tek otorite altında, millet veya din gibi ayrıştırıcı mitleri olmayan (veya bu mitlerden sıyrılmış), eşitsizliklerinden arındırılmış, tek tip bireylerden oluşan koloniler olarak nitelendiriliyor. Aslında evrimsel bakış açısıyla yaklaştığımızda bu kaçınılmaz. İnsanın evrimi ilkelden moderne doğru ilerliyorsa, insan seçimleri daha rasyonele doğru evriliyorsa, gelecekte küçük bir azınlığın çıkarı doğrultusunda değilde toplumun genelinin menfatinin gözetildiği bir düzenin hakim olması oldukça muhtemel. Bence asıl sorun bunu toplumsal evrimin insiyatifine bırakıp bırakmayacağımız. Biraz iddaalı gibi görünsede bu açıdan baktığımızda tek sonuç fakat iki yok var; evrim veya devrim. Umarım bu sonucun bize ulaşmasını beklemeden bizim bu sonuca ulaşacak bilince sahip olduğumuz günleri görebiliriz... Son olarak bu kitabın anlatmak istediklerini birkaç soruya sığdıran o muhteşem deyişi paylaşarak bitirmek istiyorum ; "Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorunda? Diğerleri 70 yıl yaşasın diye neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorunda? Diğerleri müthiş derecede zengin olsun diye neden bazıları berbat bir şekilde yoksul olmak zorunda? Ben, bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum." Fidel Castro
Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?
Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?Zygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 2014881 okunma
··
131 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Fakirler, çirkinler, orta zekâlılar; keşke ölseniz:) Böyle ciddi bir konuyu bu kadar keyifli bir incelemeyle anlatılabildiğin için tebrik ederim Koray. Çok beğendim. Daha sık yazmalısın.😉
Koray okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim :) benim incelemelerim duygusal ve düşünsel parlamalar neticesinde ortaya çıkıyor. Senin gibi her okuduğuma bir şeyler yazabilecek yeteneğe sahip değilim. İşte bunlar hep evrimsel eşitsizlik :)
1 sonraki yanıtı göster
Hayat Bu okurunun profil resmi
Tek yol devrim: kaçınılmaz gerçek
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.