Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Başlangıç
Her aile bir icattı. Bazı aileler makineydi. Bazı aileler budanmış ağaçlar ve ipek otlarıyla kaplı bahçelerdi. Diğerleri truva atı ya da buna benzer başka sanat eserleriydi. Genellikle ailemizin uğursuz bir şey mi, yoksa bir güzellik abidesi mi olduğunu bilemezdik çünkü bunu göremeyecek kadar yakındık. Bu aileleri kendimiz kuruyorduk ya da isteğimiz dışında kuruluyorlardı. Sadece yapabildiğimiz için çocuk yapıyorduk. Biyolojik yollarla ya da evlatlık, çocukların hepsi yardıma muhtaçtı ve kocaman vücutların içinde nasıl var olacaklarına dair kurabilecekleri çok az cümle oluyordu. Hepsi ya adapte olup büyüyebiliyor ya da ölüyordu. Hayatta kalmaya dair ilk derslerini evde alıyorlardı. Bazı çocuklar hiç büyümüyordu. Bazıları içine kapanıp kendi derisinin altında kayboluyordu. Bazısı güneş gibi ışıldıyor ya da ay gibi sakince parlıyordu. Makinelerimizi kurmamızın, bahçelerimize bakmamızın, sanat eserlerini yaratmamızın sebebş daha uzun yaşamaya dair duyduğumuz isteğin her şeyin üstünde oluşuydu, onları bu yüzden kendimize katıyorduk. Öldüğümüz zaman hiç kimse hatırlamasa da ailemizin yüzlerimizi hatırlayıp isimlerimizi tekrar edeceğini biliyorduk. Tıpkı bizim de yaşarken yaptığımız gibi. Fakat bencilce isteklerimizi kabullenmek konusunda başarısızdık. Yaptığımız her şeyi görkemli bir liste halinde sıralıyorduk. Sana bir hayat verdik diyorduk çocuklarımıza. Senin hayatını kurtardık diyorduk evimize aldığımız başkalarının çocuklarına. Her iki ifade de doğruydu. Her iki ifade de bir hikayenin kendisi değil, başlangıcıydı.
Sayfa 334 - İletişim yayınları
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.