Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Şunu itiraf etmeliyim ki, Jung'ın hayattaki tek başarısı, isminin Freud'la yan yana yazılmasıdır. Jung benim gözümde, oy kaygısı yaşayan siyasilerin dine sarılması gibi, akademik kaygı yaşayan bir bilim insanı (!) olarak dine sarılmasıdır. Kendisine dindar ya da din karşıtı olmayan bir profil çizerek aslında hedef tahtasına Freud'u koyar. Özellikle Freud'un 1907 yılında yayımladığı din konulu makalesi ile sonraları yayımladığı Totem ve Tabu kitabında dine karşı geliştirdiği olumsuz bakış açısı, psikanalizi benimseyen ancak Freud'a karşı olanları bir arada tutmak isteyen Jung'ın durumu ranta çevirmesinden kaynaklı olabilir. (Aslında bundan eminim ama kesinlik belirten cümleleri sevmediğim için olabilir şeklinde yazmak istedim.) Insanlar kendi yarattığı Tanrılara inanır düşüncesi Freud'a son derece uygundur. Ancak bu cümleyi doğrudan Tanrı eleştirisi olarak görmek hatalıdır. Çünkü "asıl mesele insanın dine dönmüş ve Tanrı'ya inanmış olup olmadığı değil sevgiyi yaşayıp yaşamadığı ve gerçeği düşünüp düşünmediğidir. insan eğer böyle yaşıyorsa kullandığı simgeler sistemi ikincil derecede önemlidir. Ama eğer böyle yaşamıyorsa bunların hiçbir önemi yoktur." Din bu noktada belirleyicidir. Freud'un konu hakkındaki görüşlerini açıklamak için daha da geniş düşünelim; söz gelimi bir insan din adı altında her türlü ahlaksızlığı yapıp bunu da "Tanrı böyle emretti" diyerek meşrulaştırıyorsa, bu durumda bu kişi İslam dinine göre münafık olmaktadır. Bir de şimdi Hristiyan din adamlarının kilise adına Tanrı adına Yüce İsa adına katlettikleri milyonlarca insanı düşündükçe, Freud az bile söylemiştir demek istiyorum. Kaldı ki Freud, inanan insanlar ile nevrozlular arasında her ne kadar bağlantı kursa da yine kendisi bu ikisi arasında herhangi bir bağ kurulmayacak denli farklılıklar olduğunu da kabul etmiştir. Freud, dini, insanın ortak bir çocukluk nevrozu olarak yorumlar, onun bu ifadesini tersine çevirirsek; nevroz, türü kendine özgü bir din şeklidir. Bizde bir deyim vardır, dini imanı para deriz. Bu konuyu da bu pencereden ele almak gerekir diye düşünüyorum. Kaldı ki Freud, kimsenin inançlarını alaya alacak kadar tutarsız bir insan değildir. Şöyle ki, psikanaliz bağımsızlık ve özgürlük amaçlıdır. Ve Freud, hastalarını 1 2 saatlik görüşme ile değil, yıllar süren bir tedavi ile iyileştirmeye çalışır. Insanın bağımsızlık ve özgürlük yolculuğunu bu kadar önemseyen Freud, inançlı insanların dinine sataşmak yerine, dinin, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine nasıl ket vurduğunu göstermeyi çalışıyor olmalı. Bu yüzden dini eleştiren herkesi dinsiz, Allah kitap diyen herkesi de dindar saymamalıyız diyorum ve son olarak da bir insanın ne dediğinden ziyade nasıl ve neden dediğini odaklanmanın çok daha verimli olacağına inanıyorum.
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Psikanaliz ve Din
Psikanaliz ve DinErich Fromm · Say Yayınları · 20231,071 okunma
··
375 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.