Öncelikle belirtilmelidir ki Emile Durkheim sosyal bilimler içerisinde yer alan veya yer almayı düşünecek herkesin çok sık duyabileceği bir isim. Kendisi sosyolojinin kurucu babalarından biri olarak (diğerleri arasında başta Auguste Comte, Max Weber ve Karl Marx olarak görülür) görülür ve kendisinin çalışmaları günümüzde halâ değerini korumaktadır. Bu ifadeyi yapacağınız çok kısa bir lüteratür taraması da destekleyecektir. Durkheim bu kitap ile sosyolojiyi bir bilim olarak kurma amacını gözler önüne sürer. Bunu eser içerisinde kendisinin, bir sosyoloğun toplumsal şeyleri,olguları ve olayları nasıl incelemesi gerektiğini belirten kuralları aktarırken görmekteyiz. Eser, sosyoloji öğrencileri için özellikle bir önem taşımaktadır ve bunun yanında eserin kendileri için adeta bir başucu kitabı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır bize göre. Elbette ki günümüzde uygulanan yöntemler farklılık göstermekte ve artık sosyoloji kendisini psikoloji ve tarih bilimlerinden ayrı bir bilim olarak, en azından Durkheim'ın dönemine kıyasla, kanıtlamıştır. Ancak kitap içerisinde belirtilen kurallar hala önemini korumaktadır. Bu kuralların belirtilmesinin dışında bu eseri gerçekten önemli yapan unsur ise kitabın "derdinin" sosyolojiyi psikoloji ve diğer bilimlerden ayrı bir bilim dalı olarak ortaya koymak olduğunu belirtmemiz gerekir.