“Bir isteğiniz?” diye soruyor. Sanki bütün dünya insanlarının bildiği bir dil var da, o dilde soruyor bunu.
“Başka bir emriniz?” diyor ardından.
Bu iki soru gümüşsü yeşillikteki bir ormanın sessizliğinde nerden çıktığı belirsiz bir acayip kuşun ötüvermesi gibi geliyor ona.