Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
10/10 puan verdi
·
34 günde okudu
Şiddetin hiçbir şekilde haklı gerekçesi olamaz...
“İnsan sevince gözü kör oluyor, hatalarını göremiyorsunuz... canımı verebilsem yaşatabilmek için verirdim.” (Eşini 12 yerinden bıçaklayarak öldürme suçundan cezaevinde) “Ortada yalın bir gerçek var. Gün geçmiyor ki bir kadın, erkek şiddetinin mağduru olmasın. Baskılanan, öldürülen ve hiçleştirilmeye çalışılan kadınların sayısı her geçen gün artıyor, ne yazık ki...” Öyle ya da böyle, şu şekilde ya da bu şekilde kadınlar ölüyor! Belki ölmüyorlar ancak ölüme eş değer bir yaşama mahkum ediliyorlar. Hatta sadece kadınlar da deneyimlemiyor bunu, ataerkinin standartlarına uymayan herkes, bu kıskacın içinde buluveriyor kendini. Çocuklar, lgbti bireyler, eril tahakkümün karşısında duran erkekler... Hal böyleyken hala “neden erkekler? Kadınlar da şiddet uyguluyor” demenin ötesine geçip, ataerkil sistemi tüm boyutlarıyla sorgulamamız ve şiddetsizliği sağlamamız gerekiyor. İşte bu konuda yazılmış karşıma çıkan en detaylı ve dolu içeriğe sahip kitaplardan biri oldu Öldüren Erkeklikler. Uzun araştırma sürecinin ve harika bir zihinsel hazırlığın sonucu olduğunu anladığım, kitaplaştırılmış bir doktora tezi aslında bu kitap. Fazlaca ağır, bilimsel bir yayım olmasının yanı sıra emeğin, sabrın(hatta ileri derecede sağlam sinirlerin) bir simgesi, göstergesi. Öldüren Erkeklikler, şiddetin -özelde kadına yönelik şiddetin- karanlık dehlizlerine girip, en trajik çıplak gerçeği görünür kılmayı amaçlıyor. Ataerkil toplum, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve öldüren erkekliğin hepimizin yanında, yakınında cereyan eden(belki de sürekli olarak maruz kaldığımız)”olağan” ve güncel felaketlerini gözler önüne sermek, bu kitabın ortaya çıkmasında temel nedenlerden bazıları olarak ele alınıyor. “Kadına yönelik şiddete hayır” ve “İstanbul sözleşmesi yaşatır” okuma etkinliği #80024404 kapsamında yaptığımız okumalarda hepimiz, şiddetin ne kadar yaygın ve ürkütücü boyutlarda artan bir nitelik sergilediğini bir kez daha gördük, görmeye de devam ediyoruz. Öldüren Erkeklikler de bu etkinlik çerçevesinde okuduğum kitaplardan biri. Okuması pek kolay olmadı, çünkü eşine şiddet uygulayan(ya da öldüren) hükümlü erkeklerle birebir yapılan konuşmalara olduğu gibi yer verilmiş ve bunları okumak sağlam sinirleri gerektiriyor. Bunlardan bir kaçını buraya bırakıyorum: “Bir kez şiddet uyguladım ama kamu davasına döndü. Boşu boşuna yatıyorum. ... Ona ve çocuklarıma kızıyorum. Burada daha da bileniyorum. Dışarı çıkınca şiddet uygularım.” “Görüş listemde hala onun adı var. Öldüğüne inanamıyorum.” (eşini öldürme suçundan cezaevinde) “Toplumda bazı istenmeyen insanlara (namussuzluk yapanlara) şiddet uygulayınca pişman olmam...” “İnsan sevince gözü kör oluyor, hatalarını göremiyorsunuz... canımı verebilsem yaşatabilmek için verirdim.” (Eşini 12 yerinden bıçaklayarak öldürme suçundan cezaevinde) “Alımlıydı. Gezerken bakıyorlardı. Sinir oluyordum. Başını bağlamasını değiştirmesini istedim.” (Türban şeklinde tepeden bağlıyormuş. Aşağıdan gösterişsiz bağlamasını istemiş.) “Herkese şiddet uygularım... dini bazı kitaplar okuduğumdan dolayı bazı hatalar yapıp bunlardan ders çıkarabilecek varlıklar olduğunu düşünüp ona göre tartışıyorum. Cezaevine girmeden agresif biriydim. Ama haksız yere agresiflik yapmazdım.” "Öldürmeye teşebbüs.. Bıçakla yaraladım. Köylü çocuğuydu. Kapalı giyinirdi. Bu güzelliğinin kurbanı oldu. Kendi başına pazara çıkmasından kaynaklandı. Takip edilmiş, eve gelinmiş, korkutmuş lar... Eşimle ayrılmıştık. Barıştık, tekrar evlendik. Ondan sonra yaraladım. İki yıl süre zarfında başkalarıyla görüşmüş. Çocukları sosyal hizmetler almış. Kendini fazlasıyla bir şeylere kaptırmış. Gece âlemine girip hap, alkol kullanması, 'sen bana karışamazsın', çocuk benim çocuğum, istersem atarım' derse... Çocuk kız çocuğu. Sen de bunu yaparsın.” ... Kitaptan yaptığım bu ve daha pek çok mevcut olan alıntılarda neredeyse her gün, medyaya yansıyan veya yansımayan olaylarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin nasıl tahrip edildiğini ve kadınların yaşam alanlarının nasıl sınırlandığını görüyoruz. Eşine şiddet uygulamış veya eşini öldürmüş hükümlü erkeklerin, katılımcı olarak bulundukları sohbetlere bir eklenme yapmadan olduğu gibi çalışmasında yer vermiş yazar. Görüyoruz ki eril tahakkümün kıskacı alında olan erkek, kendisinde, kadın üzerinde her hakkı yasal görüyor ve bu yönde davranıyor. Cezaevinde bulunduğu sırada bile, “dışarı çıkınca şiddet uygularım” diyebiliyor. #83698997 Kadına yönelik şiddet sorunsalı bir toplumsal cinsiyet meselesidir. Çünkü kadın, ataerkil toplum yapısı içinde kendisine "uygun görülen" rol ve sorumlulukları yerine getirmek zorundadır. #82608254 , #82675177 Bu düzen içinde erkeğin de konumu bellidir. Kadının hâkimi olan erkek, kendini başka "erkeklikler" altında tabi hissedebilmektedir. Çünkü ataerkil yapı, kadınları olduğu kadar erkekleri de ezmekte ve baskılamaktadır. Ancak birçok erkek bunun farkında olmadığı gibi, sahip olduklarını sandıkların"ezici" güçlerini kontrolsüz bir şekilde kadına, özellikle de eşlerine yöneltebilmektedirler. Erkeklerin "yaralı yaralayıcılar” olarak kendilerini ataerkil toplumda var etme mücadeleleri, kadına yönelik şiddete dönüşmektedir.(Sonuçları çok ağır olan) Çünkü erkekler, kendilerinden beklenen güçlü, başarılı, sağlıklı, statü sahibi, "namuslu" vb. olma kriterlerini, yaşamlarının her döneminde kendilerini “kanıtlayarak" topluma göstermek zorundadır. #82604963 , #82607261 Bu çalışma dahilinde, şiddetin faili olan hükümlü erkeklerle yapılan görüşme ve gözlemlerle şiddet uygulayan erkeklerin kimliklerini detaylıca analiz etme bunun yanı sıra, acil ve uzun erimli çözümler; koruyucu-önleyici ve tedavi edici hizmetler sunmaya yönelik amaçlar gütmektedir. Gelenekselleşmiş aile temelinde getirilen çözüm önerileri, geleneksel aile anlayışının pekiştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiği anlamına gelmemekte; içinde bulunulan toplumsal gerçeklik bağlamında getirilen hayati/acil müdahaleyi ifade etmektedir. Bu denli kaynayan, köklü, yaygın ve kadınların yaşamlarının sonlanmasına neden olan sorunun bir dokunuşla ya da bir öneriyle son bulacağını söylemek ne kadar anlamsızsa, geliştirilen önerilere herhangi bir öneri sunulmadan yöneltilen her türlü olumsuz eleştiri de o oranda yararsızdır. O nedenle yapılan bu çalışmayı takdir ediyorum, derli toplu ve açıklayıcı olması bakımından çok beğendim. Bu çalışma da dahil, kadına yönelik şiddetin son bulması için elini taşın altına koyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum...
Öldüren Erkek(lik)ler
Öldüren Erkek(lik)lerGizem Çelik · Nota Bene Yayınları · 201827 okunma
··
836 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Okuduğum her kitap sinirlerimi biraz daha gerdi. Her defasında bu son, daha kaldıramıyorum dediğim halde tekrar okudum. Çünkü okuyup duymayanlara duyurmak gerek. Bu kitaplar kurgu değil, gerçek. Özellikle inanmayanlara okutmak gerek. Etkinliğine ara vermiş olsam da okuyacağım kitaplar hala var. Zamanla kalanları da okuyacağım. Eline sağlık canım güzel bir inceleme olmuş.
Demet okurunun profil resmi
Kurgu olsa bilse bile sinirlendiren ve bizi etkileyen şeylerin kurgu olmadığını bilerek okumak daha da zorlaşıyor, dediğiniz gibi öğretmenim çok haklısınız. Ara vererek okumamız daha iyi oluyor, ben de öyle yapıyorum bakalım.. Beğenmenize sevindim çok teşekkür ederim..❤️
AkilliBidik okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, zevkle okudum. Bu konuyu sürekli gündemde tutan bu başarılı etkinliğe geciktim, ama unutmadım; en kısa sürede katılacağım.
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim beğenmenize sevindim. Bekleriz elbette etkinliğe😊
Sibel okurunun profil resmi
Ben incelemeni okurken dahi rahatsızlık duydum, ileri derecede sağlam olan sinirlerine hayranım. Ellerine sağlık Demet'ciğim.
Demet okurunun profil resmi
Evet fazlasıyla rahatsız edici. Umarım rahatsız olmakla kalırız da bu ağır psikolojik sonuçları olan durumları yaşamayız, şiddet her yerde ve öldürücü maalesef... Teşekkür ederim Sibel❤️
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.