Muinar yazarın bedenine giren dişi bir ruh , yazarın iç sesi gibi de değerlendirebiliriz. Yazarın ekoloji, kadın , siyasi durum ile ilgili söyleyecek çok fazla sözü var ancak iç ses olan ruh o kadar çok konudan konuya atlıyor, araya önceki girdiği bedenlere ait kadınların yaşamları , görüşleri, hikayeleri karışıyor ki sanki içine dedikoducu yaşlı bir kadın kaçmış gibi. Hiç susmuyor, daldan dala atlıyor. Sonuçta konunun özünden uzaklaşılıp , dikkat dağıtılıyor. Kitap biterken tek dileğim biri bu kadını sustursun yada sıralı konuşşun oldu.