Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

285 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Serinin üçüncü kitabının yorumuyla geldim! Şimşek Hırsızı ve Canavarlar Denizi gibi her satırı heyecan ve macera ile bezenmiş iki kitabı okuduktan sonra, Titan'ın Laneti'nden aynı keyfi alamamış olmak beni birazcık üzdü. Aslında toplamına bakınca kitapta yine Percy ve arkadaşlarının üstesinden geldiği birçok zorluk, keza durman bilmeyen bir macera vardı fakat bu kez bunlar okurken bana bir miktar yorgunluk verdi ne yazık ki... Daha dördüncü ve beşinci kitaplar da olduğu için erken bir yorumda bulunmak istemiyorum ancak şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında en az sevdiğim bu oldu. Melezlerin Canavarlar Denizi'ne yaptıkları zorlu yolculuktan sonra Melez Kampı yavaş yavaş eski haline, kurulu düzenine ve havasına geri dönmektedir. Herkes yaşantısının tüm sıradanlığına yeniden adım atmıştır ama bu esnada da Luke, Kronos ve kurduğu ordusu Melez Kampı'ndan geri kalmıyor, her geçen gün kuvvetine kuvvet katıyor. Savaş hazırlıkları o cephede devamlılığını koruyor. Kitaba tam olarak gizli bir göreve (daha fazla melez toplamaya) giden Kıvırcık'ın acil yardım çağrısına yetişen Percy, Annabeth ve Thalia'nın yolculuğu ile başlıyoruz. Nico ve Bianca Di Angelo kardeşlerin bulunduğu bu okulda, Kıvırcık'ın işini bir hayli zora sokan, son derece tehlikeli bir canavar var. Ki zaten daha ilk sayfalardan olay örgüsüne ilk düğümün atılmasına neden olan canavar da Dr. Diken'in ta kendisi. Dr. Diken ile savaşmak için Kıvırcık'ın yardımına koşan Percy, Annabeth ve Thalia'ya ise bu karmaşanın arasında Tanrıça Artemis ve Avcılar'ı yetişir. Söz konusu canavarı avlamak için harekete geçen Annabeth'in uçurumdan düşüp kaybolması, tabii ki Percy ve arkadaşlarının hesaplarında yoktur. Tanrıça Artemis'in kış gündönümünden önce bir canavarı avlamak için gruptan ayrılması ve Avcılar'ını melezler ile birlikte Melez Kampı'na dönmesi için yollaması ile Percy ve arkadaşları Annabeth olmadan, bitap düşmüş, çaresiz bir vaziyette geri dönüş yolunu tutarlar. Melez Kampı'nda, Avcılar'dan olan Zoe, Tanrıça Artemis'in tehlike olduğuna dair kötü bir rüya görür. Keza öğrendikleri bir kehanet doğrultusunda, yanına Kıvırcık ile Thalia'yı da alır; nerede olduğunu bilmedikleri Annabeth'i bulmak ve Tanrıça Artemis'in hayatını kurtarmak için oluşturdukları bu grupla yola çıkarlar. Belirli nedenlerden dolayı da Percy'i yanlarına almazlar ancak, tabii ki bu durum Percy'nin pek de umurunda olmaz. Çok geçmeden peşlerine takılır, onlara yetişir ve arkadaşlarını kurtarmak için çıktıkları yolculuklarına bir müddet sonra beraber devam ederler. Her şeye rağmen kitabı okumamı sağlayan şeylerden birisi, Rick Riordan'ın nükteli anlatımı. Percy en zora düştüğü anlarda bile kafasının içinde mizah yapmaktan vazgeçemeyen biri ve sırf bu yüzden okurken birçok kez yüksek sesli kahkaha atmamı sağladı diyebilirim. Ayrıca Thalia'nın da bu maceralara dahil olduğunu görmek beni çok mutlu etti, çünkü kendisi Annabeth'in yerini dolduramayacak olsa da sevdiğim bir diğer karakter olmayı başardı. Hakkını yemek olmaz, yine dolu dolu bir macera sunulmuştu bize fakat belki de benim okurken bu kadar yorulmamın nedeni Annabeth'in çok az olmasıydı. Üstelik macera yine kaldığı yerden devam edecekti, bu belli çünkü her kitapta savaşa biraz daha yakınlaşıyoruz. Tanrılar, melezler ve Titanlar arasındaki bu savaşı okumak için sabırsızlanıyorum.
Titanın Laneti
Titanın LanetiRick Riordan · Doğan Egmont Yayıncılık · 20194,992 okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.