Erdal Öz'ün hikâyelerinin tadını bilmemek bir eksiklik. Tadını almışlar için çeşit çeşit güzelliklerle dolu öyküleri Öz'ün: insan sesi, insanın arzuları. Zihne çakılıp kalmış anlar. Ve kitap sayfalarında yaşamaya alışmış ama dışarı taşan, hayat kokan bir sürü hikâye karakteri, kişisi. Bütün bunlar bir araya gelince de edebiyat neden var sorusunun cevabını söylüyor gibiler: Faruk Duman buna güzel ölmek için diyordu. İyi, güzel, tadı oturmuş edebiyat eserleri böyle olmayanlara kıyasla ısrarla bir çok iz bırakır insana; bir türlü yok olmayan ve hayatı bu yeni tatla devam ettirmemizi mümkün kılan izlerdir bunlar. Bizler bu gezegende, bu hayatı yaşarken buraya bile isteye ya da zorla gelmiş ya da getirilmiş olmanın hikâyesiyle döne döne anlamaya çalışan, gayret gösteren hepimiz edebiyatın hatıraya dönen güzellikleriyle her defasında daha çok iz taşıyan insanlara dönüşürüz, sayfalarımız sarardıkça bize nihayetimizi hatırlatan bir aşinalık hissi de verir bu gidişat. İşte bu kitap bu aşinalık hissiyle dolu. Çok eskiden yazılmış hikâyelerde bile bu his var.
İyi ve güzel edebiyat.. İnsanı iyileştiren; ona dayanma, sabretme gücü veren edebiyat.. İyi ki varsın.