"Bunların kafalarında kitap, midede öğütülen ekmek gibi değil, ambarda bekleyen buğday gibi durur. Nasıl konmuşsa öyledir. Kana ve hayata karışmamıştır. Onların bilgileri ile zekâları arasında münasebet, bir kitapla kütüphanenin raf tahtası arasındaki münasebetin aynısıdır; Biri ötekinin üstüne binmekle kalır. "Yani okumaktan mana Yunusça bir ifadeyle "Kişi kendin bilmektir", Bunun üst noktası ise "Hakk'ı bilmektir." Böyle yapılmazsa okumak zayi olmuş bir emektir.
| Peyami Safa