"Sınırsız bir kader birliği" içinde varolan her şeye kopmaz biçimde bağlı olduğu duygusu, yaşamını yönlendirici bir etki yaptı. Ataklığının da, alçakgönüllülüğünün de sorumlusu buydu. Uçsuz bucaksız hayat denizinde minicik bir dalgadan başka bir şey olmadığınızı hissederseniz, gururunuz boyun eğişe dönüşür; aynı zamanda içinize tuhaf bir cüret dolar. Çünkü, ne yaparsanız yapın, hayatın o kocaman dalgasının sizi yukarda tutacağını ve o dalgayı hiçbir şeyin, ölümün bile yok edemeyeceğini bilirsiniz. Bu duyguydu "Her şeyi göze al, hiçbir şeye ihtiyaç duyma" ilkesini Lou'ya benimseten.
Nietzsche, Ree, Rilke, Gillot, Freud, Tolstoy ve daha nice filozof, doktor, yazar ve şaire dokunmuştur. Bu dokunmanın karşılıklı etkileşimi, kendisini aşkla geliştirmesini sağlamıştır.
Lou'nun, varoluş açlığını doldurmak için izlediği yolu şu an bile eminim herkes anlayamaz. Bu yolda dimdik ve cesaretle yürümesi, çevresine kulak asmaması, beni bu kadının sıkı takipçisi yaptı.
Bu dünyadan Lou Salome geçti. Hala birilerine dokunmaya devam ediyor. Ölümsüzdür.