Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Cemil Kavukçu'dur Yazdığı Her Şey Okunur...
Cemil Kavukçu'nun Türk öykücülüğündeki yeri tartışma götürmez. Okuyucu için sıradan görünen, hayatın rutini içinden çıkardığı yalın öyküleri, kadın erkek ilişkilerine değgin herkesin yaşadığı/yaşayabileceği şeyler Kavukçu'nun kalemiyle somutlaşarak ete kemiğe bürünüyor. Çok rahat yazdığını ve konu sıkıntısı çekmediğini düşünüyorum Kavukçu'nun. Öyküde belirli bir dili ve artık kanıksanmış bir kurgusu var. Tabii bunu basite alarak söylemiyorum. Üslup sahibi ve satırlarından, öyküye girişinden tanıdığımız bir yazar Kavukçu. Yalnız, bekâr, boşanmış ya da evli erkekler, evliliklerinde aradıklarını bulamayan erkekler sıkça rastlanan temalardan. Yalnızlığın kitabın en önemli teması olduğu söylenebilir. Zira kimi insanlar evli oldukları hâlde bile yalnızlar. Yalnız Uyuyanlar İçin adlı öykü kitabını da beğenerek okudum. Cemil Kavukçu benim favori yazarlarımdan. Ne yazarsa yazsın okunuyor. İddialı görünmeyen öyküleri, hayatın içinden, yaşadığımız ya da yaşama ihtimalimiz olan öyküler bunlar. Akıcı, sade ve çarpıcı. Yalnız Uyuyanlar İçin, kitaba da adını veren öyküyle başlıyor. Çocukluğundan gelen ve çoktan ölmüş olan Ramazan davulcusu baba ve maniler söyleyen oğlunu bir kerecik olsun görmek, evine davet etmek ve bahşişlerini vermek için elinden geleni yapan ve fakat bunda muvaffak olamayan yalnız yaşayan bir adamı anlatmış Kavukçu. Bahşişi bizzat almaya gelmeleri son umudu olan ve yine gelmeyen Uyarlar, kapıcı vasıtasıyla bir zarf gönderiyorlar yalnız yaşayan adama ve zarfta şöyle yazıyor: Bahşiş, yalnız uyuyanlar için. Yitip giden çocukluktan kalan isimlerle görüşüp buluşma çabası. Çocukluğa özlem de diyebiliriz bu öykünün anlatmak istediklerini. En Eski Güvercin fantastik bir öykü. Karısının ona kapıyı açmadığı, bütün yalvarmalarına rağmen affetmediği adam arabasına atlıyor ve gece geziyor. İçki almak için büfeye yaklaştığında bir sokak kadınına rastlıyor. Bundan sonraki ise tamamen fantastik. Sokak kadını zannettiği Semiramis ve kendisi ise eski dönemdeki kocasıymış. Yeniden buluşuyorlar daha doğrusu kadın adamı buluyor ve tekrar Ninova'ya dönüp mutlu mesut yaşayacaklarını söylüyor, adam şimdiki hayatını nasıl geride bırakacağını sorsa da bizi zaten ölmüş olarak bileceklerini söyleyerek adamı ikna ediyor. Karısıyla geçinemeyen adamın fantezisi ya da kaçışı olarak okuyabileceğimiz bir öykü bu. Piknik adlı öykü ise bekleyişin, beklerken yaşanılan şeylerin, onlardan arta kalan duygu ve düşüncelerin, iki erkek ve bir kadının ve bu erkeklerden birinin bakış açısıyla yazılan ilişkinin, bekleyişin, umudun, aşkın ve nefretin öyküsü. Duygulara, düşüncelere ve beklentilere dair ilginç bir öykü. Çamurda adlı öykü ise hafta sonu kaçamağından dönen kadın ve erkeğin yaptığı kaza ve kazadan önce kadınla yaptığı kaçamak çocukluktan kalma anılarla birlikte anlatılıyor. Kaza yapan adam sevgilisinin sadece saçlarını ve akan kanını görüyor. Kendisi ise öten saksağanın çağrıştırdıkları eşliğinde kafasından geçenleri, bilincini ortaya seriyor. Öykünün sonunda kızıyla yaptığı diyalog adamın ölüme gidişini anlatıyor belki de. Malı Baba öyküsü ise sevdiği kızla buluşmak isteyen fakat bunu başaramayan bir öğrencinin kafayı çekmek için girdiği meyhanede Malı Baba ile karşılaşmasını ve Malı Baba'nın yıllar önce onun gibi bir dertten muzdarip bir gençle karşılaşmasını ve ona nasihat etmesini anlatıyor. Kendisinin tek bacağı olmadığı hâlde yaşama sıkı sıkıya bağlı olduğunu, kimsenin ölmek istemeyeceğini, yaşamın tatlı olduğunu anlatan Malı Baba, yıllar önce bir katili idam edilirken gördüğünü ve yaşamak için nasıl direndiğini anlatıyor. Bu diyalog bittikten sonra dışarıya çıkan genç ihtiyar dilencinin anlattıkları sonrasında içi ferahladığı için kendini meyhaneye girdiği ana göre kıyaslayarak çok daha iyi hissediyor. Yaşam konusunda tecrübeli insanların gençler üzerindeki pozitif etkisine dair bir öykü Malı Baba. Kuzeydeki Kum Kosterleri, denizde boğulan denizcilere dair bir öykü. Boğulma öyküsünden çok etkilenen ve bir yandan da alkol alan denizcinin rüyasında cesedi dahi bulunamayan genç denizcinin ailesini ziyareti ve cesedin geminin dibinde bulunduğuna dair haber getirmesi üzerine. Rüyadan uyandığında dahi anlatılan öykünün etkisinden kurtulamayan denizci, ölen denizciyi gördüğünü zannediyor. İki Ölü Gibi de yine kadın erkek ve evlilik ilişkisine dair bir öykü. Mutluluğu bulamayan evli çiftten erkeğin evden kaçmasını ve mutluluğu dışarıda aramasını anlatmış. Arkadaşlarıyla daha mutlu olan, aç uyuyan çocuğunu dahi gereği gibi düşünmeyen erkeğin kaçışı konu edilmiş. Parantezler hayattan, evlilikten aradığını bulamayan bir adamın hayatının hep parantezlerden ibaret olduğunu anlaması ve nihayet yeni bir parantez açma pahasına öykünün sonunda balkondan atlayarak intihar etmesini anlatan bir öykü. Eyyup'un en acıklı öykü olduğunu söyleyebilirim. Kimi insanlar için hiçbir önemi olmayan bazı şeylerin bazı insanlar için hayati önemde olduğuna dair acıklı bir öykü Eyyup.
Yalnız Uyuyanlar İçin
Yalnız Uyuyanlar İçinCemil Kavukçu · Can Yayınları · 2016510 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.