İslam ümmeti "Daha önce geçmiş olan diğer Mümin Ümmetler gibi" kendi sınırları çerçevesinde insanla yetinmek ve yalnızca kendi yapısı içerisinde dosdoğru olmakla mükellef tutulmadı. Bu ümmet "bunun da ötesinde" bütün insanlığı ilahi nura götürmek için rehberlik etmekle, cehdi ve cihadı ile Allah'ın dinini bütün yeryüzüne hakim kılmakla ve fakat bu uğurda insanları İslam inancına bağlanmak için zorlamamakla, insanlığın Allah'ın şeriatında müşahhaslaşan ilahi adalete boyun emmelerini sağlamakla yükümlü kılınmıştır.