Sun Tzu'nun binlerce yıldır okunan ve muhtemelen asırlarca daha okunacak eseri. Nasıl savaşılacağını, ne zaman kaçılması gerektiğini ve aslında savaşmadan kazanmanın en iyisi olduğunu hiç uzatmadan net bir şekilde anlatıyor. Söylemek istediğini en öz anlatımla aktarıyor ve gözümüzde Sun Tzu tasviri sanki bir makine haline geliyor. Duygularını doğumhanede terk etmiş bir insan gibi veriyor öğütlerini. Tam bir profesyonel asker. Adeta bir Ivan Drago.
Bahsettiği savaş ortamı günümüzde olmasa da zahiri bir okuma yapmadan gündelik hayatta birçok şeye de uyarlanabilir. Yani uyarlanır herhalde. En nihayetinde abidik gubidik çıkarımlar yapıp ezine peynirini aşka, salçayı öfkeye benzetebilen insanlarız. Bundan da bir şeyler çıkarılabilir.