Aslında ana/baba çocuğun meraklı gözlerinde kendi küçük düşürülmelerle dolu geçmişi ile karşı karşıya gelmekte ve kendini artık sahip olduğu gücüyle bu geçmişe karşı savunmak zorunda kalmaktadır... Ana/babamızdan çok erken yaşlarda öğrenerek devraldığımız davranış kalıplarından ne kadar istesek de vazgeçemeyiz. Fakat kendimize bu belli davranışlardan neler çektiğimizi tümüyle hissetmek ve algılamak için izin verdiğimiz anda bunlardan özgür olur, bizi içimizden etkileyerek yaşamımızı belirlemelerinden kurtuluruz. Bugün bile hâki sık sık karşımıza çıkan bu davranış kalıplarının geçmişte ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığını ancak bundan sonra tümüyle kavrayabiliriz.
Buna ek olarak birçok toplumda küçük kız çocukları ayrıca kız olduklarından dolayı da aşağılanır. Ve bu kızlar ilerde anne olup yeni doğan bebek ve meme çocuğu üzerinde hakimiyet sahibi olunca uğradıkları aşağılamaları en erken yaştaki çocuklarına devrederler. Bu koşullarda yetişen erkek (bütün insanlar gibi gerçekten sevilmiş olduğu düşüncesine sarıldığı için) kendi annesini yüceltir ve aşağılanmanın intikamını annesinden almak yerine başka kadınlardan almaya yönelip her fırsatta diğer kadınları aşağılar... Sonuçta, erkekler tarafından aşağılanan bütün bu kadınlar üzerlerindeki baskıdan bir ölçüde kurtulmak için kendilerine açık olan tek yola başvurmak zorunda kalırlar; ve onlar da bu yükü yine kendi çocuklarına aktarırlar... Bütün bunlar örtülü olarak, gizliden gizliye ve cezasız kalacak bir biçimde olup biter.